- Nihayet bu ev zaten viran olacak, altındaki hazine de apaçık meydana çıkacak!
- عاقبت این خانه خود ویران شود ** گنج از زیرش یقین عریان شود
- Fakat o vakit hazine senin olmaz, çünkü o ele geçen ganimet, ruhun evi yıkma ücretidir.
- لیک آن تو نباشد زانک روح ** مزد ویران کردنستش آن فتوح
- insan, ancak çalıştığını kazanır. o işten hiçbir ücrete sahip olamayınca, 2545
- چون نکرد آن کار مزدش هست لا ** لییس للانسان الا ما سعی
- Artık, eyvanlar olsun., böyle bir ay bulut altındaymış da görmedim!
- دست خایی بعد از آن تو کای دریغ ** این چنین ماهی بد اندر زیر میغ
- İyilik edip bana söylenen sözleri tutmadım, attık hazine gitti, elim bomboş diye elini ısırır, hayıflanır durursun!
- من نکردم آنچ گفتند از بهی ** گنج رفت و خانه و دستم تهی
- Meselâ; sen ücretle bir ev kiralarsın, fakat o evi satın alsan bile senin mülkün değildir ki!
- خانهی اجرت گرفتی و کری ** نیست ملک تو به بیعی یا شری
- Bu evde iş işleyesin diye kira müddeti, eceline kadardır.
- این کری را مدت او تا اجل ** تا درین مدت کنی در وی عمل
- Dükkânda eskicilik, yamacılık edersin, fakat bu dükkânının altında iki maden gömülüdür! 2550
- پارهدوزی میکنی اندر دکان ** زیر این دکان تو مدفون دو کان
- Bu dükkân kiralıktır. Çabuk ol, kazmayı al da dibini kaz!
- هست این دکان کرایی زود باش ** تیشه بستان و تکش را میتراش
- Birdenbire kazma madene rastlasın da dükkândan da kurtul, yamacılıktan da!
- تا که تیشه ناگهان بر کان نهی ** از دکان و پارهدوزی وا رهی