- Bu beden hırkası daima yırtılır. Sen de bu yemekle, içmekle onu yamarsın!
- هر زمان میدرد این دلق تنت ** پاره بر وی میزنی زین خوردنت
- Ey talihi yaver padişah soyundan gelen, kendine gel de yamacılıktan utan! 2555
- ای ز نسل پادشاه کامیار ** با خود آ زین پارهدوزی ننگ دار
- Bu dükkânın dibini bir parçacık kaz da o iki maden, başını yüceltsin!
- پارهای بر کن ازین قعر دکان ** تا برآرد سر به پیش تو دو کان
- Bu kiralık evin kira müddeti bitmeden kendine gel. Yoksa bu müddet biter, sen de ondan bir fayda elde edemezsin!
- پیش از آن کین مهلت خانهی کری ** آخر آید تو نخورده زو بری
- Sonra dükkân sahibi, seni dükkândan çıkarır; bu dükkânı da hazineyi elde etmek için yıkar.
- پس ترا بیرون کند صاحب دکان ** وین دکان را بر کند از روی کان
- Sen gâh hasretle başına vurursun; gâh ham sakalını yolar durursun!
- تو ز حسرت گاه بر سر میزنی ** گاه ریش خام خود بر میکنی
- Yazıklar olsun; bu dükkân benimdi. Kör müydüm ki buradan bir fayda elde etmedim! 2560
- کای دریغا آن من بود این دکان ** کور بودم بر نخوردم زین مکان
- Yazıklar olsun, bu bizimdi yel götürdü! Biz kullara da ebediyen hasretlere düşüp eyvahlar olsun demek kaldı dersin!
- ای دریغا بود ما را برد باد ** تا ابد یا حسرتا شد للعباد
- İnsanın, yaradılışında olan zekâ ve düşüncelerine aldanarak peygamberlerin bilgisi olan gayb bilgisini istememesi
- غره شدن آدمی به ذکاوت و تصویرات طبع خویشتن و طلب ناکردن علم غیب کی علم انبیاست
- Ben evde bir süs, bir nakış gördüm de o evin sevgisiyle kararsız bir hale geldim;
- دیدم اندر خانه من نقش و نگار ** بودم اندر عشق خانه بیقرار
- Gizli hazineden haberim bile olmadı., yoksa kazma, elimde çiçek demeti kesilirdi!
- بودم از گنج نهانی بیخبر ** ورنه دستنبوی من بودی تبر