- Bizce rengin, kokunun değeri yoktur. Fakat sen aşağılıksın, onun için aşağı âlemden konuşuyorum! 2575
- رنگ و بو در پیش ما بس کاسدست ** لیک تو پستی سخن کردیم پست
- Renkle, kokuyla, mevkile öğünmek, çocukları sevindirir, aldatır!
- افتخار از رنگ و بو و از مکان ** هست شادی و فریب کودکان
- Halka, kendi aklınız miktarınca değil, onların akılları miktarınca söz söyleyin ki Allah’a ve Peygamber'ine yalan demesinler hadisi
- بیان این خبر کی کلموا الناس علی قدر عقولهم لا علی قدر عقولکم حتی لا یکذبوا الله و رسوله
- İşim çocuğa düştü., gayri çocukların ağzını kullanmam lâzım!
- چونک با کودک سر و کارم فتاد ** هم زبان کودکان باید گشاد
- Mektebe git de sana kuş alayım yahut kuru "üzüm, ceviz ve fıstık getireyim diyeyim!
- که برو کتاب تا مرغت خرم ** یا مویز و جوز و فستق آورم
- Sen beden gençliğinden başka bir şey bilmiyorsun ya, al işte bu gençliği, a eşek, nah sana arpa
- جز شباب تن نمیدانی به کیر ** این جوانی را بگیر ای خر شعیر
- Yüzün hiç buruşmaz, pörsümez. Kutlu gençliğin hep bu halde kalır. 2580
- هیچ آژنگی نیفتد بر رخت ** تازه ماند آن شباب فرخت
- Ona ne ihtiyarlık buruşması gelir, ne de selvi ye benzeyen boyun iki kat olur!
- نه نژند پیریت آید برو ** نه قد چون سرو تو گردد دوتو
- Ne sendeki gençliğin kuvveti azalır, ne dişlerin, ağrır, sallanır!
- نه شود زور جوانی از تو کم ** نه به دندانها خللها یا الم
- Kadınların erkekten nefretine sebep olan gevşekliği, kadına yaklaşmamak derdini görmezsin!
- نه کمی در شهوت و طمث و بعال ** که زنان را آید از ضعفت ملال
- Gençlik çağının parlaklığı seni öyle bir açar, neşelendirir ki Ukâşe'nin müjdesi de Peygamber'i öyle-açmış, öyle neşelendirmişti işte!
- آنچنان بگشایدت فر شباب ** که گشود آن مژدهی عکاشه باب
- Saferin çıktığını kim müjdelerse ona cennet müjdesi vereceğim buyurması
- قوله علیه السلام من بشرنی بخروج صفر بشرته بالجنة