- Sen beden gençliğinden başka bir şey bilmiyorsun ya, al işte bu gençliği, a eşek, nah sana arpa
- جز شباب تن نمیدانی به کیر ** این جوانی را بگیر ای خر شعیر
- Yüzün hiç buruşmaz, pörsümez. Kutlu gençliğin hep bu halde kalır. 2580
- هیچ آژنگی نیفتد بر رخت ** تازه ماند آن شباب فرخت
- Ona ne ihtiyarlık buruşması gelir, ne de selvi ye benzeyen boyun iki kat olur!
- نه نژند پیریت آید برو ** نه قد چون سرو تو گردد دوتو
- Ne sendeki gençliğin kuvveti azalır, ne dişlerin, ağrır, sallanır!
- نه شود زور جوانی از تو کم ** نه به دندانها خللها یا الم
- Kadınların erkekten nefretine sebep olan gevşekliği, kadına yaklaşmamak derdini görmezsin!
- نه کمی در شهوت و طمث و بعال ** که زنان را آید از ضعفت ملال
- Gençlik çağının parlaklığı seni öyle bir açar, neşelendirir ki Ukâşe'nin müjdesi de Peygamber'i öyle-açmış, öyle neşelendirmişti işte!
- آنچنان بگشایدت فر شباب ** که گشود آن مژدهی عکاشه باب
- Saferin çıktığını kim müjdelerse ona cennet müjdesi vereceğim buyurması
- قوله علیه السلام من بشرنی بخروج صفر بشرته بالجنة
- Ahir zaman Peygamberi Ahmed, Rebiyülevvel ayında göçtü, bunda hiç ihtilâf yoktur. 2585
- احمد آخر زمان را انتقال ** در ربیع اول آید بی جدال
- Gönlü, bu göç zamanını haber alınca can ve gönülden o vakta âşık oldu.
- چون خبر یابد دلش زین وقت نقل ** عاشق آن وقت گردد او به عقل
- Safer gelince, bu ay bitince sefer edeceğim diye-neşelendi.
- چون صفر آید شود شاد از صفر ** که پس این ماه میسازم سفر
- Her gece bu buluşmanın iştiyakıyla sabahlara kadar "Ey yücelerden yüce arkadaş!" der dururdu!
- هر شبی تا روز زین شوق هدی ** ای رفیق راه اعلی میزدی