- Doğanın önüne tutmaç kor da o, az yedi mi kızar, sevgiyi yırtar, atar!
- چونک تتماجش دهد او کم خورد ** خشم گیرد مهرها را بر درد
- Senin için böyle bir tutmaç pişirdim de sen ululuk gösteriyor, haddini bilmiyorsun ha!
- که چنین تتماج پختم بهر تو ** تو تکبر مینمایی و عتو
- Sen o eziyetlere, belâlara lâyıksın, devletin, ikbalin kadrini nerden bileceksin sen? der.
- تو سزایی در همان رنج و بلا ** نعمت و اقبال کی سازد ترا
- Tutmaç yemiyorsan bari al, bunu iç diye doğana tutmaç suyu verir. 2635
- آن تتماجش دهد کین را بگیر ** گر نمیخواهی که نوشی زان فطیر
- Hâlbuki doğan, tutmaç suyundan hoşlanmaz, içmez, kocakarı büsbütün kızar.
- آب تتماجش نگیرد طبع باز ** زال بترنجد شود خشمش دراز
- Kızgınlıkla o sıcak çorbayı doğanın başından aşağı döker, hayvanın başını yakar, kel eder!
- از غضب شربای سوزان بر سرش ** زن فرو ریزد شود کل مغفرش
- Canı yanar, o teessürle gönüller parlatan padişahın lütfunu anarak ağlamaya başlar;
- اشک از آن چشمش فرو ریزد ز سوز ** یاد آرد لطف شاه دلفروز
- Padişahın çehresinden yüzlerce kemale nail olan o nazenin, o işveli gözlerinden yaşlar döker!
- زان دو چشم نازنین با دلال ** که ز چهرهی شاد دارد صد کمال
- Mâzâgal basar sırrına nail olan gözleri o karganın açtığı yaralarla dolar, güzel göz, zaten kötü göz yüzünden dertlere, elemlere uğrar! 2640
- چشم مازاغش شده پر زخم زاغ ** چشم نیک از چشم بد با درد و داغ
- Hâlbuki o öyle engin bir gözdür ki iki âlem bile ona bir kıl kadar görünmektedir.
- چشم دریا بسطتی کز بسط او ** هر دو عالم مینماید تار مو