English    Türkçe    فارسی   

4
2644-2653

  • Zaten bir kulak bulamıyorum ki o güzel göze ait bir nükte söyleyeyim!
  • O gözden ulu ve kutlu yaşlar süzülse Cebrail, katrasını kapardı. 2645
  • O güzel gidişli dilber, müsaade ederse bu kaptığı katrayı kanadına, gagasına sürerdi!
  • Doğan der ki: Kocakarının kızgınlığı alevlendi ama kuvvetimi, nurumu, sabrımı ve ilmimi yakmadı ya!
  • Can doğanım, yüzlerce suret dokur, durur, deveyi yaralar, Salih'i değil!
  • Salih, ululukla bir nefes aldı, bir dua etti mi dağdan, o çeşit yüzlerce deve doğar!
  • Gönül der ki: Sus, aklını başına al... Yoksa gayret, varlık nescini çeker, yırtar! 2650
  • Fakat ne çare., padişahlık gururu, öğüt dinletmiyordu; nihayet öğüdü gönlünden koparıp attı.
  • Allah gayretinin yüzlerce gizli hilmi vardır... Yoksa bir anda yüzlerce cihanı yakardı!
  • Mutlaka Haman'la görüşüp danışmam lâzım... Ülke ona dayanmaktadır, ben onunla kuvvet, kudret bulmaktayım, dedi.