- İkisine de mailsen, iki cinsten de katışığın var... Nefisle akıl, ikisi de sende karışık!
- ور بهر و مایلی انگیخته ** نفس و عقلی هر دوان آمیخته
- İkisi de savaşta, kendine gel, kendine! Çalış da manalar, suretlere üstün olsun!
- هر دو در جنگند هان و هان بکوش ** تا شود غالب معانی بر نقوش
- 2720.Düşmanını her an bozguna uğramış, mağlûp olmuş göresin. Savaş âleminde bu sevinç kâfidir doğrusu! 2720
- در جهان جنگ شادی این بسست ** که ببینی بر عدو هر دم شکست
- O inatçı suratlı Firavun, nihayet Haman'a kabalıkla bu sözleri söyledi.
- آن ستیزهرو بسختی عاقبت ** گفت با هامان برای مشورت
- Allah Kelim' inin vaatlerini anlattı, o sapığı kendisine mahrem etti!
- وعدههای آن کلیمالله را ** گفت و محرم ساخت آن گمراه را
- Firavun'un, Musa aleyhiselâm'a iman etme hususunda veziri Haman'a danışması
- مشورت کردن فرعون با وزیرش هامان در ایمان آوردن به موسی علیهالسلام
- Firavun, Haman'ı tenha bulunca bunları anlattı. Haman, sıçrayıp yakasını yırttı.
- گفت با هامان چون تنهااش بدید ** جست هامان و گریبان را درید
- O melun naralar attı, ağladı... Kavuğunu, sarığını yere attı.
- بانگها زد گریهها کرد آن لعین ** کوفت دستار و کله را بر زمین
- 2725.Dedi ki: Böyle küstahça ve abes sözleri nasıl, oldu da padişahın yüzüne karşı söyledi? 2725
- که چگونه گفت اندر روی شاه ** این چنین گستاخ آن حرف تباه
- Sen, bütün âlemi hükmüne almış, işini, bahtın yardımı ile altın haline getirmişsin.
- جمله عالم را مسخر کرده تو ** کار را با بخت چون زر کرده تو
- Padişahlar, inatsız, ısrarsız doğudan da sana vergi getirmedeler, batıdan da!
- از مشارق وز مغارب بیلجاج ** سوی تو آرند سلطانان خراج