English    Türkçe    فارسی   

4
275-284

  • Rızkını elde etmek için her gün, akşamlara kadar pisliğe gömülmüştür, tabaklığa gark olunmuştur demişti. 275
  • تا میان اندر حدث او تا به شب ** غرق دباغیست او روزی‌طلب
  • Büyük Calinus da böyle demiştir: Hastaya, neye alışkınsa onu ver!
  • پس چنین گفتست جالینوس مه ** آنچ عادت داشت بیمار آنش ده
  • Aykırı olan şeylerden zahmet çeker; onun için hastalığının ilacını da alıştığı şeylerde ara!
  • کز خلاف عادتست آن رنج او ** پس دوای رنجش از معتاد جو
  • Bokböceği, daima pislik taşır durur... Bu yüzden de gülsuyundan bayılır.
  • چون جعل گشتست از سرگین‌کشی ** از گلاب آید جعل را بیهشی
  • Onun ilâcı yine köpek pisliğidir... Çünkü ona alışmıştır, onunla halli hamur olmuştur.
  • هم از آن سرگین سگ داروی اوست ** که بدان او را همی معتاد و خوست
  • “Pisler, peslerindir” ayetini oku da bu sözün önünü, sonunu anla! 280
  • الخبیثات الخبیثین را بخوان ** رو و پشت این سخن را باز دان
  • Öğütçüler, pis kişiyi, ona bir kapı açılması, iyileşmesi için amberle, gülsuyu ile tedavi etmek isterler!
  • ناصحان او را به عنبر یا گلاب ** می دوا سازند بهر فتح باب
  • Fakat ey inanılır, itimat edilir kişiler, pislere temiz şeyler lâyık değildir ki!
  • مر خبیثان را نسازد طیبات ** درخور و لایق نباشد ای ثقات
  • Onlar, vahyin güzel kokusuyla eğrilmişler, sapıtmışlardır da “Siz bize uğursuzsunuz, biz, sizin yüzünüzden kötülüğe uğradık” diye feryada başlamışlardır.
  • چون زعطر وحی کژ گشتند و گم ** بد فغانشان که تطیرنا بکم
  • “Bu söz, bize zahmet veriyor, bu sözden hastalanıyoruz... Sizin vaazınız iyi değil, bize iyi gelmiyor.
  • رنج و بیماریست ما را این مقال ** نیست نیکو وعظتان ما را به فال