English    Türkçe    فارسی   

4
2756-2765

  • Hızır, gemiyi kötü kişilerin ellerinden kurtarabilmek için deldi, kırdı.
  • خضر کشتی را برای آن شکست ** تا تواند کشتی از فجار رست
  • Mademki kırık gemi kurtuluyor, sen de kırıl! Emniyet, yoksulluktadır, yürü, yoksul ol!
  • چون شکسته می‌رهد اشکسته شو ** امن در فقرست اندر فقر رو
  • Madeni olan ve madende birkaç parası bulunan dağ, külünk, kazma yaralarıyla paramparça oldu.
  • آن کهی کو داشت از کان نقد چند ** گشت پاره پاره از زخم کلند
  • Kılıç, boynu olanın boynunu keser, gölge, yerlere döşenmiştir; o hiç yaralanmaz!
  • تیغ بهر اوست کو را گردنیست ** سایه که افکندست بر وی زخم نیست
  • Ululuk, fazla ateştir a azgın... Kardeş, kendini ateşe nasıl atıyorsun ki? 2760
  • مهتری نفطست و آتش ای غوی ** ای برادر چون بر آذر می‌روی
  • Yerle bir olan, bak hele, oklara hedef olur mu hiç?
  • هر چه او هموار باشد با زمین ** تیرها را کی هدف گردد ببین
  • Fakat yerden başkaldırdı mı o zaman hedefler gibi çaresiz yaralanır!
  • سر بر آرد از زمین آنگاه او ** چون هدفها زخم یابد بی رفو
  • Bu bizlik, benlik, halkın merdivenidir, halk, nihayet bu merdivenden düşer!
  • نردبان خالق این ما و منیست ** عاقبت زین نردبان افتادنیست
  • Kim merdivenin daha üstüne çıkarsa daha aptaldır. Çünkü düşünce onun kemikleri daha beter kırılır!
  • هر که بالاتر رود ابله‌ترست ** که استخوان او بتر خواهد شکست
  • Bunlar fer'i lerdir. Asıllarıyla şudur: Yücelik, Allah' ya şirk koşmadır! 2765
  • این فروعست و اصولش آن بود ** که ترفع شرکت یزدان بود