- Hızır, gemiyi kötü kişilerin ellerinden kurtarabilmek için deldi, kırdı.
- خضر کشتی را برای آن شکست ** تا تواند کشتی از فجار رست
- Mademki kırık gemi kurtuluyor, sen de kırıl! Emniyet, yoksulluktadır, yürü, yoksul ol!
- چون شکسته میرهد اشکسته شو ** امن در فقرست اندر فقر رو
- Madeni olan ve madende birkaç parası bulunan dağ, külünk, kazma yaralarıyla paramparça oldu.
- آن کهی کو داشت از کان نقد چند ** گشت پاره پاره از زخم کلند
- Kılıç, boynu olanın boynunu keser, gölge, yerlere döşenmiştir; o hiç yaralanmaz!
- تیغ بهر اوست کو را گردنیست ** سایه که افکندست بر وی زخم نیست
- Ululuk, fazla ateştir a azgın... Kardeş, kendini ateşe nasıl atıyorsun ki? 2760
- مهتری نفطست و آتش ای غوی ** ای برادر چون بر آذر میروی
- Yerle bir olan, bak hele, oklara hedef olur mu hiç?
- هر چه او هموار باشد با زمین ** تیرها را کی هدف گردد ببین
- Fakat yerden başkaldırdı mı o zaman hedefler gibi çaresiz yaralanır!
- سر بر آرد از زمین آنگاه او ** چون هدفها زخم یابد بی رفو
- Bu bizlik, benlik, halkın merdivenidir, halk, nihayet bu merdivenden düşer!
- نردبان خالق این ما و منیست ** عاقبت زین نردبان افتادنیست
- Kim merdivenin daha üstüne çıkarsa daha aptaldır. Çünkü düşünce onun kemikleri daha beter kırılır!
- هر که بالاتر رود ابلهترست ** که استخوان او بتر خواهد شکست
- Bunlar fer'i lerdir. Asıllarıyla şudur: Yücelik, Allah' ya şirk koşmadır! 2765
- این فروعست و اصولش آن بود ** که ترفع شرکت یزدان بود