English    Türkçe    فارسی   

4
2764-2773

  • Kim merdivenin daha üstüne çıkarsa daha aptaldır. Çünkü düşünce onun kemikleri daha beter kırılır!
  • هر که بالاتر رود ابله‌ترست ** که استخوان او بتر خواهد شکست
  • Bunlar fer'i lerdir. Asıllarıyla şudur: Yücelik, Allah' ya şirk koşmadır! 2765
  • این فروعست و اصولش آن بود ** که ترفع شرکت یزدان بود
  • Ölmedin de onunla ditilmedin mi ona ortak olmaya, ülke ve devlet kazanmaya savaşan bir düşmansın!
  • چون نمردی و نگشتی زنده زو ** یاغیی باشی به شرکت ملک‌جو
  • Fakat onunla dirildin mi, zaten dirilen odur... Bu, tam birliktir; nerde şerik oluş?
  • چون بدو زنده شدی آن خود ویست ** وحدت محضست آن شرکت کیست
  • Fakat bunu işlerinin aynasında gör. Çünkü bunu sözle, dedikoduyla anlayamazsın!
  • شرح این در آینه‌ی اعمال جو ** که نیابی فهم آن از گفت و گو
  • İçimdekini söylersem çok ciğerleri kan kesiliverir!
  • گر بگویم آنچ دارم در درون ** بس جگرها گردد اندر حال خون
  • Artık bu kadarını kâfi göreyim, zaten anlayanlara bu, yeter... Köyde kimse varsa iki kere seslendim işte! 2770
  • بس کنم خود زیرکان را این بس است ** بانگ دو کردم اگر در ده کس است
  • Hâsılı Haman, o kötü sözlerle böyle bir yolu Firavun' a kesti!
  • حاصل آن هامان بدان گفتار بد ** این چنین راهی بر آن فرعون زد
  • Devlet lokması da ağzına kadar gelmişti. Haman, Firavun'un boğazını kesiverdi!
  • لقمه‌ی دولت رسیده تا دهان ** او گلوی او بریده ناگهان
  • Firavun'un harmanını o, yele verdi. Hiçbir padişahın böyle veziri olmasın!
  • خرمن فرعون را داد او به باد ** هیچ شه را این چنین صاحب مباد
  • Musa aleyhisselâm'ın Haman'ın sözlerinin tesiriyle Firavun'un imana gelmesinden ümidini kesmesi
  • نومید شدن موسی علیه‌السلام از ایمام فرعون به تاثیر کردن سخن هامان در دل فرعون