- Bu sopada cehennemden bir hisse var... kendine gel de aydınlığa kaç.
- این عصا از دوزخ آمد چاشنی ** که هلا بگریز اندر روشنی
- Yoksa benim dişlerimin arasında kalırsın... benim kahrımdan seni kimse kurtaramaz demektedir.
- ورنه در مانی تو در دندان من ** مخلصت نبود ز در بندان من
- Tanrı’nın cehennemi nerede demeyesin diye bu, bir sopayken şimdi ejderha olmuştur. 2810
- این عصایی بود این دم اژدهاست ** تا نگویی دوزخ یزدان کجاست
- در بیان آنک شناسای قدرت حق نپرسد کی بهشت و دوزخ کجاست
- Tanrı kudretini bilip tanıyan cennetle cehennem nerede ki diye sormaz.
- هر کجا خدا دوزخ کند ** اوج را بر مرغ دام و فخ کند
- Tanrı, nereyi isterse orasını cehennem yapar... gökyüzünün yücelerini kuşa ökse ve tuzak haline getirir.
- هم ز دندانت برآید دردها ** تا بگویی دوزخست و اژدها
- Dişlerine bir ağrı verir ki bu diş ağrısı cehennem, ejderha dersin. Yahut da tükürdüğünü bal haline kor... bu, cennet ve cennet elbiseleri dersin!
- یا کند آب دهانت را عسل ** که بگویی که بهشتست و حلل
- Dişlerinin dibinden şeker bitirir... bu suretle kaderin hükmünü anlar bilirsin!
- از بن دندان برویاند شکر ** تا بدانی قوت حکم قدر
- Şu halde dişlerinle suçsuzları ısırma... çekinemeyeceğin, kurtulamayacağın silleyi düşün. 2815
- پس به دندان بیگناهان را مگز ** فکر کن از ضربت نامحترز
- Tanrı Nil’i Kıpti’lere kan haline getirdi... İsrail oğullarını da belâdan korudu.
- نیل را بر قبطیان حق خون کند ** سبطیان را از بلا محصون کند
- Buna bak da Tanrının yoldaki aklı başında kişiyle sarhoşu ayırt ettiğini anla.
- تا بدانی پیش حق تمییز هست ** در میان هوشیار راه و مست