Öğütçüler, pis kişiyi, ona bir kapı açılması, iyileşmesi için amberle, gülsuyu ile tedavi etmek isterler!
ناصحان او را به عنبر یا گلاب ** می دوا سازند بهر فتح باب
Fakat ey inanılır, itimat edilir kişiler, pislere temiz şeyler lâyık değildir ki!
مر خبیثان را نسازد طیبات ** درخور و لایق نباشد ای ثقات
Onlar, vahyin güzel kokusuyla eğrilmişler, sapıtmışlardır da “Siz bize uğursuzsunuz, biz, sizin yüzünüzden kötülüğe uğradık” diye feryada başlamışlardır.
چون زعطر وحی کژ گشتند و گم ** بد فغانشان که تطیرنا بکم
“Bu söz, bize zahmet veriyor, bu sözden hastalanıyoruz... Sizin vaazınız iyi değil, bize iyi gelmiyor.
رنج و بیماریست ما را این مقال ** نیست نیکو وعظتان ما را به فال
Eğer yine susmaz da nasihate başlarsanız derhal sizi taşlar, öldürürüz.285
گر بیاغازید نصحی آشکار ** ما کنیم آن دم شما را سنگسار
Biz, oyunla, abes ve saçma şeylerle semirmişiz... Öğüte hiç alışmamışız!
ما بلغو و لهو فربه گشتهایم ** در نصیحت خویش را نسرشتهایم
Bizim gıdamız yalandır, asılsız lâftır, saçma sapan sözlerdir... Sizin bildirdiğiniz şeyler, midemizi bozuyor.
هست قوت ما دروغ و لاف و لاغ ** شورش معدهست ما را زین بلاغ
Siz bu sözlerle hastalığımızı yüzlerce defa artırıyor... Akla ilâç olarak afyon veriyorsunuz” demişlerdir.
رنج را صدتو و افزون میکنید ** عقل را دارو به افیون میکنید