- Şu halde dişlerinle suçsuzları ısırma... çekinemeyeceğin, kurtulamayacağın silleyi düşün.   2815
 
		    - پس به دندان بیگناهان را مگز ** فکر کن از ضربت نامحترز
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Tanrı Nil’i Kıpti’lere kan haline getirdi... İsrail oğullarını da belâdan korudu.
 
		    - نیل را بر قبطیان حق خون کند ** سبطیان را از بلا محصون کند
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Buna bak da Tanrının yoldaki aklı başında kişiyle sarhoşu ayırt ettiğini anla.
 
		    - تا بدانی پیش حق تمییز هست ** در میان هوشیار راه و مست
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Nil bu ayırt edişi Tanrıdan öğrendi de buna ihsanlarda bulundu, öbürünü sıkıca bağladı.
 
		    - نیل تمییز از خدا آموختست ** که گشاد آن را و این را سخت بست
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Tanrı lûtfu, Nil’e akıl verdi... kahrı ise Kabil’i sersemleştirdi.
 
		    - لطف او عاقل کند مر نیل را ** قهر او ابله کند قابیل را
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Keremiyle cansız şeylerde akıl yarattı... kahrı ile akıllının aklını aldı.   2820
 
		    - در جمادات از کرم عقل آفرید ** عقل از عاقل به قهر خود برید
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Lûtfuyla cansız şeyde akıl peydahlandı... kahrı ile bilgi akıllardan kaçtı!
 
		    - در جماد از لطف عقلی شد پدید ** وز نکال از عاقلان دانش رمید
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Emriyle oraya yağmur gibi akıl yağdı... bunun aklıysa Tanrı hışmını görüp kaçtı gitti!
 
		    - عقل چون باران به امر آنجا بریخت ** عقل این سو خشم حق دید و گریخت
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Bulut, güneş, ay ve yücelerdeki yıldızlar... hepsi de bir nizamla gelirler, giderler.
 
		    - ابر و خورشید و مه و نجم بلند ** جمله بر ترتیب آیند و روند
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Her biri, ancak vaktinde gelir... vaktini ne geciktirir, ne de erken gelip çatar.
 
		    - هر یکی ناید مگر در وقت خویش ** که نه پس ماند ز هنگام و نه پیش