- Senin gözün zayıftır, hilâli göremezsin; fakat ben görüyorum, bana kızma.
- تو نمیبینی هلال از ضعف چشم ** من همی بینم مکن بر من تو خشم
- Dedikodu uzadıkça uzadı... dinleyenlerde bu bezenmiş âlemin başına, sonuna hayran olup kaldılar.
- گفت و گو بسیار گشت و خلق گیج ** در سر و پایان این چرخ پسیج
- Mümin,dostum dedi... gönlümde bir delil var... bence, bu, âlemin sonradan yaratıldığına bir alâmet! 2850
- گفت یارا در درونم حجتیست ** بر حدوث آسمانم آیتیست
- İyice inanmışım... inancımın nişanesi de şu: İyice inanan ateşe bile girse,
- من یقین دارم نشانش آن بود ** مر یقیندان را که در آتش رود
- Aşıklardaki aşk sırrı gibi ona bir ziyan gelmez, yanmaz, mahvolmaz!
- در زبان میناید آن حجت بدان ** همچو حال سر عشق عاشقان
- Sözlerinin sırrı, ancak yüzümün sarılığından, zayıflığından anlaşılır.
- نیست پیدا سر گفت و گوی من ** جز که زردی و نزاری روی من
- Yanaklara akan kanlı göz yaşları, sevgilinin güzelliğine delildir.
- اشک و خون بر رخ روانه میدود ** حجت حسن و جمالش میشود
- Filozof, ben halkın hepsine de delil olamayan bu şeylere ehemmiyet vermem, bunları delil saymam, dedi. 2855
- گفت من اینها ندانم حجتی ** که بود در پیش عامه آیتی
- Mümin dedi ki: Kalp akçe ile halis akçe bahse girişseler... halis akçe, sen kalpsın; ben halisim, iyiyim dese,
- گفت چون قلبی و نقدی دم زنند ** که تو قلبی من تکویم ارجمند
- Son sınama ateştir... bu iki arkadaş ateşe düştüler mi?
- هست آتش امتحان آخرین ** کاندر آتش در فتند این دو قرین