- Hem resim yapmak için yapar, hem de uluların büyüklerin bir vesile ile kederlerinden kurtulmalarını ister.
- بلک بهر میهمانان و کهان ** که به فرجه وارهند از اندهان
- Çocukların neşelenmesini, bu resimle ölüp gitmiş dostların, dostlar tarafından hatırlanmasını diler.
- شادی بچگان و یاد دوستان ** دوستان رفته را از نقش آن
- Hiçbir testici yoktur ki içine su konmasını düşünmeden testisini, sırf testi yapmak için yapsın!
- هیچ کوزهگر کند کوزه شتاب ** بهر عین کوزه نه بر بوی آب
- Hiçbir kâseci yoktur ki kaseyi ancak kâse olmak için yapsın da içine yemek konmak için yapmasın! 2885
- هیچ کاسه گر کند کاسه تمام ** بهر عین کاسه نه بهر طعام
- Hiçbir hattat yoktur ki özene bezene yazdığı yazıyı yalnız yazısını, yazısının güzelliğini göstermek için yazsın da okumak için yazmasın.
- هیچ خطاطی نویسد خط به فن ** بهر عین خط نه بهر خواندن
- Görünen suret gayp âlemindeki surete delâlet eder, o da başka bir gayp suretinden vücut bulmuştur.
- نقش ظاهر بهر نقش غایبست ** وان برای غایب دیگر ببست
- Böylece bunları, görüşünün miktarınca ta üçüncü dördüncü, onuncu surete kadar say dur.
- تا سوم چارم دهم بر میشمر ** این فواید را به مقدار نظر
- Oğul bunla, satrançtaki oyunlara benzer... her oyunun faydasını ondan sonrakinde gör.
- همچو بازیهای شطرنج ای پسر ** فایدهی هر لعب در تالی نگر
- Bu oyunu, o gizli oyunu oynamak için, onu da diğer bir oyun için... nihayet o oyunu da bir başka oyun için oynarlar. 2890
- این نهادند بهر آن لعب نهان ** وان برای آن و آن بهر فلان
- Gözünü böylece etraftan ileriye çevir de ta karşındakini mat edip oyunu kazanıncaya dek ne oyunlar oynayacaksan hepsini gör.
- همچنین دیده جهات اندر جهات ** در پی هم تا رسی در برد و مات