- Hiçbir kâseci yoktur ki kaseyi ancak kâse olmak için yapsın da içine yemek konmak için yapmasın! 2885
- هیچ کاسه گر کند کاسه تمام ** بهر عین کاسه نه بهر طعام
- Hiçbir hattat yoktur ki özene bezene yazdığı yazıyı yalnız yazısını, yazısının güzelliğini göstermek için yazsın da okumak için yazmasın.
- هیچ خطاطی نویسد خط به فن ** بهر عین خط نه بهر خواندن
- Görünen suret gayp âlemindeki surete delâlet eder, o da başka bir gayp suretinden vücut bulmuştur.
- نقش ظاهر بهر نقش غایبست ** وان برای غایب دیگر ببست
- Böylece bunları, görüşünün miktarınca ta üçüncü dördüncü, onuncu surete kadar say dur.
- تا سوم چارم دهم بر میشمر ** این فواید را به مقدار نظر
- Oğul bunla, satrançtaki oyunlara benzer... her oyunun faydasını ondan sonrakinde gör.
- همچو بازیهای شطرنج ای پسر ** فایدهی هر لعب در تالی نگر
- Bu oyunu, o gizli oyunu oynamak için, onu da diğer bir oyun için... nihayet o oyunu da bir başka oyun için oynarlar. 2890
- این نهادند بهر آن لعب نهان ** وان برای آن و آن بهر فلان
- Gözünü böylece etraftan ileriye çevir de ta karşındakini mat edip oyunu kazanıncaya dek ne oyunlar oynayacaksan hepsini gör.
- همچنین دیده جهات اندر جهات ** در پی هم تا رسی در برد و مات
- Merdiven basamaklarına çıkmak için önce birincisine, sonra ikincisine basmak lazım.
- اول از بهر دوم باشد چنان ** که شدن بر پایههای نردبان
- İkincisi de bil ki üçüncüsüne çıkmak için kurulmuştur... böyle, böyle merdivenin son basamağına çıkar dama varırsın.
- و آن دوم بهر سوم میدان تمام ** تا رسی تو پایه پایه تا به بام
- Yemek meni içindir... meni de soy sop üretmek, gönlü gözü aydınlatmak içindir.
- شهوت خوردن ز بهر آن منی ** آن منی از بهر نسل و روشنی