- Himmeti veren ancak Tanrıdır... hiçbir saman çöpü, padişahın himmetine sahip değildir.
- واهب همت خداوندست و بس ** همت شاهی ندارد هیچ خس
- Tanrının bir adamı bir işe ayırması, bir işe koşması, dileği, isteği, ihtiyar ve iradeyi men etmek değildir ki!
- نیست تخصیص خدا کس را به کار ** مانع طوع و مراد و اختیار
- Fakat talihsize bir zahmet erdi mi o pılısını pırtısını toplar, küfür ve isyan semtine çeker. 2915
- لیک چون رنجی دهد بدبخت را ** او گریزاند به کفران رخت را
- Talihli birisine bir zahmet verdi mi o, pılısını pırtısını daha yakına çeker getirir.
- نیکبختی را چو حق رنجی دهد ** رخت را نزدیکتر وا مینهد
- Kötü yürekliler, korkularından savaşta kaçma sebeplerini ele alırlar, onlara yapışırlar.
- بددلان از بیم جان در کارزار ** کرده اسباب هزیمت اختیار
- Cesur erlerse yine can korkusundan düşman saflarına hücum ederler.
- پردلان در جنگ هم از بیم جان ** حمله کرده سوی صف دشمنان
- Korku ve tasa Rüstem’leri ileri götürür... o kötü yürekli korkaksa korkusundan olduğu yerde ölür gider.
- رستمان را ترس و غم وا پیش برد ** هم ز ترس آن بددل اندر خویش مرد
- Belâ ve can korkusu mihenktir... onun içindir yiğitler, tehlike anında korkaklardan ayırt edilirler. 2920
- چون محک آمد بلا و بیم جان ** زان پدید آید شجاع از هر جبان
- Tanrı’nın Musa Aleyhisselâm’a”Ey Musa,ben yaratıcı Tanrı,seni seviyorum”diye vahyetmesi
- وحی کردن حق به موسی علیهالسلام کی ای موسی من کی خالقم تعالی ترا دوست میدارم
- Tanrı Musa’nın gönlüne vahyetti: “Ey seçilmiş kişi ben seni seviyorum.”
- گفت موسی را به وحی دل خدا ** کای گزیده دوست میدارم ترا
- Musa ey kerem sahibi dedi: sebebini söyle de neyse onu arttırayım.
- گفت چه خصلت بود ای ذوالکرم ** موجب آن تا من آن افزون کنم