- Musa dedi ki: Ey soru hesap gününün sahibi Tanrı, yapıp düzdün, neden yine bozar yıkarsın?
- گفت موسی ای خداوند حساب ** نقش کردی باز چون کردی خراب
- Cana, canlar katan erler, dişiler yaratırsın... sonra bunları yıkar, mahvedersin; neden?
- نر و ماده نقش کردی جانفزا ** وانگهان ویران کنی این را چرا
- Tanrı dedi ki: Bu suali inkâr yüzünden, yahut gafletle ve nefsine uyarak sormuyorsun, biliyorum.
- گفت حق دانم که این پرسش ترا ** نیست از انکار و غفلت وز هوا
- Yoksa hoş görmez, gazap eder, bu soru yüzünden seni incitirdim.
- ورنه تادیب و عتابت کردمی ** بهر این پرسش ترا آزردمی
- Fakat bizim işlerimizdeki hikmetleri, varlık sırlarını araştırıyorsun... 3005
- لیک میخواهی که در افعال ما ** باز جویی حکمت و سر بقا
- Bunu bilip sonra da halka bildirmek ve her ham kişiyi bu suretle olgunlaştırmak istiyorsun.
- تا از آن واقف کنی مر عام را ** پخته گردانی بدین هر خام را
- Sen bunu biliyorsun ama halka da bildirmek için sormaktasın.
- قاصدا سایل شدی در کاشفی ** بر عوام ار چه که تو زان واقفی
- Çünkü bu sual yarı bilgidir. Hiç bilmeyen, bu bilgiden dışarıda kalan bu soruyu soramaz.
- زآنک نیم علم آمد این سال ** هر برونی را نباشد آن مجال
- Sual de bilgiden doğar, cevap da... nitekim diken de toprakla sudan biter, gül de!
- هم سال از علم خیزد هم جواب ** همچنانک خار و گل از خاک و آب
- Hem sapıklık bilgiden olur, hem doğru yolu buluş... nitekim acı da rutubetten hâsıl olur, tatlı da! 3010
- هم ضلال از علم خیزد هم هدی ** همچنانک تلخ و شیرین از ندا