English    Türkçe    فارسی   

4
303-312

  • Çömlek, ateşten, isten simsiyah oldu, is rengini aldı; fakat et, kartlığından öylece duruyor, hiç pişmemiş!
  • Seni tam sekiz yıl ayrılık ateşiyle kaynattım ama hamlığın, münafıklığın, bir zerre bile eksilmemiş!
  • Hastalıktan donmuş kalmış koruksun sen... Hâlbuki koruklar, şimdi kuru üzüm haline geldi, sense hala hamsın!” 305
  • Âşığın hileye sapıp suçuna özür getirmesi ve niyetini gizlemeye savaşması, sevgilinin, bu hileyi de anlaması
  • Âşık dedi ki: “Kusuruma bakma... Bakayım, bana uyacak mısın, yoksa namuslu musun diye seni sınadım.
  • Senin namuslu olduğunu sınamadan da biliyordum ama haber alma, gözle görmeye benzer mi ya?
  • Sen bir güneşsin; adın sanın meşhur olmuş, âleme yayılmış! Güneşi böyle bir tecrübeye aldımsa ne ziyanı var?
  • Sen bensin, ben kendimi her gün fayda da, ziyanda sınar dururum.
  • Düşmanlar, peygamberleri de sınadılar, sınadılar da onlardan mucizeler zuhur etti. 310
  • Gözümü, nurla sınadım, ey gözlerinden kötü gözler, uzak olasıca sevgili!
  • Bu dünya bir viraneye benzer, sense definesin... Definede seni aradıysam incinme bana!