English    Türkçe    فارسی   

4
3061-3070

  • Nitekim göz, rüyada ay ve güneş olmadığı halde ayı da görür, güneşi de!
  • هم‌چنانک چشم می‌بیند به خواب ** بی‌مه و خورشید ماه و آفتاب
  • Arkadaş uykumuz ölümün kardeşidir... bu kardeşe bak o kardeşi anla!
  • نوم ما چون شد اخ الموت ای فلان ** زین برادر آن برادر را بدان
  • Sana, rüya ölümün fer’idir derlerse sakın ha, hakikatine erişmedikçe bu sözü dinleme!
  • ور بگویندت که هست آن فرع این ** مشنو آن را ای مقلد بی‌یقین
  • Ruhun uykuda öyle şeyler görür ki yirmi yıl uyanık kalsan onları göremezsin!
  • می‌بیند خواب جانت وصف حال ** که به بیداری نبینی بیست سال
  • Rüyanı tâbir ettirmek için bir hayli zaman bilgiç padişahlara koşar, 3065
  • در پی تعبیر آن تو عمرها ** می‌دوی سوی شهان با دها
  • Şu rüyanın tâbiri nedir diye sorarsın... böyle bir sırra fer’i demek köpekliktir!
  • که بگو آن خواب را تعبیر چیست ** فرع گفتن این چنین سر را سگیست
  • Bu söylediğimiz rüya, alelâde halkın gördüğü rüyadır... Tanrıya yaklaşmış erlerin rüyası ile Tanrı seçmesinin, Tanrı yakınlığının ta kendisidir.
  • خواب عامست این و خود خواب خواص ** باشد اصل اجتبا و اختصاص
  • Fil gerektir ki uyuyunca rüyasında Hindistan’ı görsün!
  • پیل باید تا چو خسپد او ستان ** خواب بیند خطه‌ی هندوستان
  • Eşek, hiç Hindistan’ı rüyada görmez... çünkü Hindistan’dan ayrılmamış, gurbete düşmemiştir ki!
  • خر نبیند هیچ هندستان به خواب ** خر ز هندستان نکردست اغتراب
  • Fil gibi adam akıllı bir can gerek ki uykusunda iştiyakla Hindistan’a gitsin! 3070
  • جان هم‌چون پیل باید نیک زفت ** تا به خواب او هند داند رفت تفت