- Ten sevinci dünyaya mensup olana göre yücelik... fakat ahiret gününe göre noksan ve zeval!
- شادی تن سوی دنیاوی کمال ** سوی روز عاقبت نقص و زوال
- Düş yorucu rüyada gülmeyi ağlamaya, hayıflamaya, kederlenmeye yorar.
- خنده را در خواب هم تعبیر خوان ** گریه گوید با دریغ و اندهان
- Ağlamayı da sevince, feraha verir ey şen, esen kişi!
- گریه را در خواب شادی و فرح ** هست در تعبیر ای صاحب مرح
- Padişah, bu gam geçti gitti ama can, bu çeşit şeylerden kötü şüphelere düşer diye düşünceye daldı. 3100
- شاه اندیشید کین غم خود گذشت ** لیک جان از جنس این بدظن گشت
- Gül gider de dedi, ayağıma böyle bir diken batarsa hiç olmazsa ondan bana bir yadigâr kalmalı!
- ور رسد خاری چنین اندر قدم ** که رود گل یادگاری بایدم
- Yokluğa sayısız, sonsuz sebepler var... hangi yolu kapayalım ki?
- چون فنا را شد سبب بیمنتهی ** پس کدامین راه را بندیم ما
- Isırıcı ölüme yüzlerce pencere var, yüzlerce kapı var... açılırken her biri cik cik etmekte!
- صد دریچه و در سوی مرگ لدیغ ** میکند اندر گشادن ژیغ ژیغ
- O ölüm kapılarının acı cik ciklerini haris kişinin kulağı, mal ve mülk hırsından duymaz.
- ژیغژیغ تلخ آن درهای مرگ ** نشنود گوش حریص از حرص برگ
- Bir taraftan bedenin dertleri, kapıların sesi... bir taraftan düşmanların cefası kapıların sesi. 3105
- از سوی تن دردها بانگ درست ** وز سوی خصمان جفا بانگ درست
- Canım efendim, hele bir tıp fihristini oku hastalıkların yalımlı ateşini gör!
- جان سر بر خوان دمی فهرست طب ** نار علتها نظر کن ملتهب