- Bu doğan, tekrar yokluk âlemine yüz tutarsa o doğanın yerini yine bir doğan tutsun...
- گر رود سوی فنا این باز باز ** فرخ او گردد ز بعد باز باز
- Bu doğanın sureti, eğer şu âlemden giderse mânası, oğlunda baki kalsın dedi. 3115
- صورت او باز گر زینجا رود ** معنی او در ولد باقی بود
- Onun için o uyanık padişah, Mustafa “Çocuk, babanın sırrıdır” buyurdu.
- بهر این فرمود آن شاه نبیه ** مصطفی که الولد سر ابیه
- İşte bu yüzden bütün halk, sevgilerden çocuklarına sanat öğretirler de,
- بهر این معنی همه خلق از شغف ** میبیاموزند طفلان را حرف
- Onların kalıpları gözden gizlenince o mânalar âlemde bâki kalsın derler.
- تا بماند آن معانی در جهان ** چون شود آن قالب ایشان نهان
- Tanrı, hikmetiyle istidat sahibi olan her küçük çocuğun doğru yolu bulması için onların hırsına bir ciddiyet vermiştir.
- حق به حکمت حرصشان دادست جد ** بهر رشد هر صغیر مستعد
- Ben de kendi soyumun devamı için oğluma mezhebi meşrebi iyi bir kız alacağım. 3120
- من هم از بهر دوام نسل خویش ** جفت خواهم پور خود را خوب کیش
- Fakat alacağım kızın kötü bir padişahın soyundan değil, temiz bir kişinin soyundan bir kız olmasını isterim.
- دختری خواهم ز نسل صالحی ** نی ز نسل پادشاهی کالحی
- Padişah, zaten bu temiz kişidir... hür olan da odur... ne şehvetin esiridir, ne boğazının.
- شاه خود این صالحست آزاد اوست ** نی اسیر حرص فرجست و گلوست
- Fakat halk, aksine olarak esirlere padişah adını taktılar... Zenciye Kâfur adı takıldığı gibi hani!
- مر اسیران را لقب کردند شاه ** عکس چون کافور نام آن سیاه