- Bu hikâye pek uzundur, sen de usandın... bari fazlasını bırakayım da hulâsasını söyleyeyim.
- بس درازست این حکایت تو ملول ** زبده را گویم رها کردم فضول
- O sıkı düğümleri çözdü şehzadeyi mihnetten kurtardı.
- آن گرههای گران را بر گشاد ** پس ز محنت پور شه را راه داد
- Çocuk kendisine gelince koşa, koşa babasının tahtına vardı, yüzlerce mihnetle,
- آن پسر با خویش آمد شد دوان ** سوی تخت شاه با صد امتحان
- Secdeye kapandı, yüzünü yerlere sürdü... koltuğunda da bir kılıç ve bir kefen vardı. 3175
- سجده کرد و بر زمین میزد ذقن ** در بغل کرده پسر تیغ و کفن
- Padişah şenlikler yaptırdı şehir halkı sevindi, o ümidini kesmiş gelinde muradına erdi.
- شاه آیین بست و اهل شهر شاد ** وآن عروس ناامید بیمراد
- Âlem yeni baştan dirildi, parladı! Şaşarım doğrusu o günde bir gündü bugün de bir gün!
- عالم از سر زنده گشت و پر فروز ** ای عجب آن روز روز امروز روز
- Padişah ona öyle bir düğün yaptı ki köpeklerin önüne bile gülsuyu şerbeti kondu.
- یک عروسی کرد شاه او را چنان ** که جلاب قند بد پیش سگان
- Büyücü kocakarı kederinden geberdi... çirkin yüzünü de cehennem Malikine tapşırdı çirkin huyunu da!
- جادوی کمپیر از غصه بمرد ** روی و خوی زشت فا مالک سپرد
- Şehzade o kocakarı benim aklımı nasıl oldu da çeldi diye hayretlere düşmüştü! 3180
- شاهزاده در تعجب مانده بود ** کز من او عقل و نظر چون در ربود
- Güzellikte aya benzeyen ve güzellerin güzellik yolunu kesip vuran gelini görünce,
- نو عروسی دید همچون ماه حسن ** که همی زد بر ملیحان راه حسن