- Secdeye kapandı, yüzünü yerlere sürdü... koltuğunda da bir kılıç ve bir kefen vardı. 3175
- سجده کرد و بر زمین میزد ذقن ** در بغل کرده پسر تیغ و کفن
- Padişah şenlikler yaptırdı şehir halkı sevindi, o ümidini kesmiş gelinde muradına erdi.
- شاه آیین بست و اهل شهر شاد ** وآن عروس ناامید بیمراد
- Âlem yeni baştan dirildi, parladı! Şaşarım doğrusu o günde bir gündü bugün de bir gün!
- عالم از سر زنده گشت و پر فروز ** ای عجب آن روز روز امروز روز
- Padişah ona öyle bir düğün yaptı ki köpeklerin önüne bile gülsuyu şerbeti kondu.
- یک عروسی کرد شاه او را چنان ** که جلاب قند بد پیش سگان
- Büyücü kocakarı kederinden geberdi... çirkin yüzünü de cehennem Malikine tapşırdı çirkin huyunu da!
- جادوی کمپیر از غصه بمرد ** روی و خوی زشت فا مالک سپرد
- Şehzade o kocakarı benim aklımı nasıl oldu da çeldi diye hayretlere düşmüştü! 3180
- شاهزاده در تعجب مانده بود ** کز من او عقل و نظر چون در ربود
- Güzellikte aya benzeyen ve güzellerin güzellik yolunu kesip vuran gelini görünce,
- نو عروسی دید همچون ماه حسن ** که همی زد بر ملیحان راه حسن
- Aklı başından gitti düşüp bayıldı... tam üç gün aklı başına gelmedi!
- گشت بیهوش و برو اندر فتاد ** تا سه روز از جسم وی گم شد فاد
- Üç gün üç gece kendisini kaybetti. Halk onun baygınlığından meraka düştü.
- سه شبان روز او ز خود بیهوش گشت ** تا که خلق از غشی او پر جوش گشت
- Gül suları ile, ilâçlarla nihayet kendisine geldi... yavaş yavaş açıldı, iyiyi, kötüyü anlamaya başladı.
- از گلاب و از علاج آمد به خود ** اندک اندک فهم گشتش نیک و بد