English    Türkçe    فارسی   

4
3178-3187

  • Padişah ona öyle bir düğün yaptı ki köpeklerin önüne bile gülsuyu şerbeti kondu.
  • یک عروسی کرد شاه او را چنان ** که جلاب قند بد پیش سگان
  • Büyücü kocakarı kederinden geberdi... çirkin yüzünü de cehennem Malikine tapşırdı çirkin huyunu da!
  • جادوی کمپیر از غصه بمرد ** روی و خوی زشت فا مالک سپرد
  • Şehzade o kocakarı benim aklımı nasıl oldu da çeldi diye hayretlere düşmüştü! 3180
  • شاه‌زاده در تعجب مانده بود ** کز من او عقل و نظر چون در ربود
  • Güzellikte aya benzeyen ve güzellerin güzellik yolunu kesip vuran gelini görünce,
  • نو عروسی دید هم‌چون ماه حسن ** که همی زد بر ملیحان راه حسن
  • Aklı başından gitti düşüp bayıldı... tam üç gün aklı başına gelmedi!
  • گشت بیهوش و برو اندر فتاد ** تا سه روز از جسم وی گم شد فاد
  • Üç gün üç gece kendisini kaybetti. Halk onun baygınlığından meraka düştü.
  • سه شبان روز او ز خود بیهوش گشت ** تا که خلق از غشی او پر جوش گشت
  • Gül suları ile, ilâçlarla nihayet kendisine geldi... yavaş yavaş açıldı, iyiyi, kötüyü anlamaya başladı.
  • از گلاب و از علاج آمد به خود ** اندک اندک فهم گشتش نیک و بد
  • Bir yıl sonra padişah söz arasında ona dedi ki: Oğlum hele o eski sevgiliyi hatırla bakalım! 3185
  • بعد سالی گفت شاهش در سخن ** کای پسر یاد آر از آن یار کهن
  • O seninle beraber yatanı, o yatağı bir hatırla da bu derece vefasız ve acı sözlü olma.
  • یاد آور زان ضجیع و زان فراش ** تا بدین حد بی‌وفا و مر مباش
  • Şehzade bırak baba dedi... ben, neşe yurdunu buldum, gurur yurdunun aldanma diyarının kuyusundan kurtuldum.
  • گفت رو من یافتم دار السرور ** وا رهیدم از چه دار الغرور