- İşin dış yüzünü söyledik, içyüzü örtülü kaldı... Sağ olursak böyle kalmaz, onu da söyleriz elbet!
- پوستها گفتیم و مغز آمد دفین ** گر بمانیم این نماند همچنین
- Sevgilinin, âşığın özrünü reddetmesi ve hilesini yüzüne vurması
- رد کردن معشوقه عذر عاشق را و تلبیس او را در روی او مالیدن
- Sevgili, ağzını açıp şöyle cevap verdi: “Bizce senin halin gün gibi aydınlık ama sence gece! 320
- در جوابش بر گشاد آن یار لب ** کز سوی ما روز سوی تست شب
- Bu kara hileleri adalet gününde gören kişilerin önüne neye getirir, yayar dökersin ki?
- حیلههای تیره اندر داوری ** پیش بینایان چرا میآوری
- Gönlündeki hilelerin, düzenlerin hepsi bizim önümüzde rüsvay olmada, hepsini de gün gibi görüp duruyoruz.
- هر چه در دل داری از مکر و رموز ** پیش ما رسواست و پیدا همچو روز
- O suçu, kulumuza acır da örtersek sen neden yüzsüzlük eder, haddini aşarsın?
- گر بپوشیمش ز بندهپروری ** تو چرا بیرویی از حد میبری
- Babandan öğrensene... Âdem, suç işleyince hemencecik ayak çıkarılan yere geldi;
- از پدر آموز که آدم در گناه ** خوش فرود آمد به سوی پایگاه
- O gizli sırları bilen Allah’ı hazır nazır gördü de iki ayaküstüne durup suçunun affedilmesini dilemeye koyuldu. 325
- چون بدید آن عالم الاسرار را ** بر دو پا استاد استغفار را
- Keder külünün ortasına geçip oturdu; hileye, bahaneye sapıp bir daldan bir dala sıçramadı.
- بر سر خاکستر انده نشست ** از بهانه شاخ تا شاخی نجست
- “Rabbimiz, biz nefsimize zulmettik” dedi... Çünkü önünde, ardında azap meleklerini gördü.
- ربنا انا ظلمنا گفت و بس ** چونک جانداران بدید از پیش و پس
- Can gibi gizli olan azap meleklerini gördü; her birinin elindeki sopa, ta gökyüzüne kadar uzanıyordu.
- دید جانداران پنهان همچو جان ** دورباش هر یکی تا آسمان