English    Türkçe    فارسی   

4
3202-3211

  • Dünyanın üfürüğü bu düğümleri pek sıkı düğümledi... sen artık tek yaratıcının üfürüğünü iste!
  • نفخ او این عقده‌ها را سخت کرد ** پس طلب کن نفخه‌ی خلاق فرد
  • İste de “Ben Adem’e ruhumdan üfürdüm” üfürüğü, seni bundan kurtarsın ve yücel desin!
  • تا نفخت فیه من روحی ترا ** وا رهاند زین و گوید برتر آ
  • Büyü üfürüğünü Tanrı üfürüğünden başka bir şey bozmaz... bu kahır üfürüğüdür, o lûtuf üfürüğü!
  • جز به نفخ حق نسوزد نفخ سحر ** نفخ قهرست این و آن دم نفح مهر
  • Tanrının rahmeti kahrından artıktır, ileridir. Sen de ileri olmak istiyorsan yürü, bir ileri gitmiş er ara. 3205
  • رحمت او سابقست از قهر او ** سابقی خواهی برو سابق بجو
  • Bu suretle amelleriyle, yahut, hurilerle evlendirilmiş kişilerin mertebesine eriş... ey büyülenmiş padişah işte sana kurtuluş çaresi!
  • تا رسی اندر نفوس زوجت ** کای شه مسحور اینک مخرجت
  • Dünya kocakarısı senin yanında oldukça ve sen, onun işvelerine kapılıp kaldıkça ne onun ağı, tuzağı çözülür, ne büyü düğümleri.
  • با وجود زال ناید انحلال ** در شبیکه و در بر آن پر دلال
  • Ümmetlerin ışığı olan peygamber, bu dünya ile öbür dünyaya ortaklar demedi mi?
  • نه بگفتست آن سراج امتان ** این جهان و آن جهان را ضرتان
  • Şu halde bununla buluşmak ondan ayrılmaktır... bu bedenin sıhhati, canın hastalığıdır.
  • پس وصال این فراق آن بود ** صحت این تن سقام جان بود
  • Bu geçitten ayrılmak müşküldür, o duraktan ayrılmaksa bil ki daha müşkül! 3210
  • سخت می‌آید فراق این ممر ** پس فراق آن مقر دان سخت‌تر
  • Nakıştan ayrılmak bile sana güç geliyor... nakkaşından ayrılmak ne kadar güç gelir ya!
  • چون فراق نقش سخت آید ترا ** تا چه سخت آید ز نقاشش جدا