- Ümmetlerin ışığı olan peygamber, bu dünya ile öbür dünyaya ortaklar demedi mi?
- نه بگفتست آن سراج امتان ** این جهان و آن جهان را ضرتان
- Şu halde bununla buluşmak ondan ayrılmaktır... bu bedenin sıhhati, canın hastalığıdır.
- پس وصال این فراق آن بود ** صحت این تن سقام جان بود
- Bu geçitten ayrılmak müşküldür, o duraktan ayrılmaksa bil ki daha müşkül! 3210
- سخت میآید فراق این ممر ** پس فراق آن مقر دان سختتر
- Nakıştan ayrılmak bile sana güç geliyor... nakkaşından ayrılmak ne kadar güç gelir ya!
- چون فراق نقش سخت آید ترا ** تا چه سخت آید ز نقاشش جدا
- Ey aşağılık dünya ayrılığına sabretmeyen dost, Tanrı ayrılığına nasıl sabredeceksin?
- ای که صبرت نیست از دنیای دون ** چونت صبرست از خدا ای دوست چون
- Bu kara sudan ayrılamıyorsun da Tanrı kaynağından ayrılmaya nasıl katlanıyorsun ya?
- چونک صبرت نیست زین آب سیاه ** چون صبوری داری از چشمهی اله
- Bu kara suyu içmedikçe pek dinlenemiyor, esenleşemiyorsun... iyi kişilerden ve onların içtikleri kaynak suyundan ayrılınca halin ne olur?
- چونک بی این شرب کم داری سکون ** چون ز ابراری جدا وز یشربون
- Bir nefescik Tanrı güzelliğini görsen canın da ateşlere düşer, vücudun da! 3215
- گر ببینی یک نفس حسن ودود ** اندر آتش افکنی جان و وجود
- Ondan sonra bu suyu cife görürsün... Tanrı yakınlığının debdebesini gördün mü,
- جیفه بینی بعد از آن این شرب را ** چون ببینی کر و فر قرب را
- Şehzade gibi sevgiline kavuşursun... ayağındaki dikeni çıkarırsın!
- همچو شهزاده رسی در یار خویش ** پس برون آری ز پا تو خار خویش