English    Türkçe    فارسی   

4
3243-3252

  • Dediler ki: “Gülünecek yer değil... kıtlık, müminlerin kökünü kurutmada,
  • Rahmet bizden gözünü yumdu... ova, kızgın güneşin tesiri ile yandı, kavruldu!
  • Bağlar üzümler simsiyah oldu... ne yerde bir nem var, ne yukarıda ne aşağıda. 3245
  • Halk, bu kıtlıktan, bu azaptan sudan çıkmış balık gibi onar onar, yüzer yüzer ölmede...
  • Müslümanlara acımıyor musun? Müminler kardeştir... yağları da birdir etleri de... hepsi bir vücuttur.
  • Bedende bir uzuv ağrıyıp incinse bütün beden ağrır, incinir... ister sulh çağında olsun, ister savaş; bu, budur.”
  • Zâhit dedi ki: Bu, sizin gözünüze kıtlık görünüyor... fakat bence yeryüzü cennet gibi, ben böyle görüyorum.
  • Ben her ovada, her yerde ta bele kadar boyu atmış gürbüz başaklar görmekteyim. 3250
  • Başaklar seher yeli ile dalgalanmada... ova pırasayla dopdolu!
  • Acaba doğru mu diye sınıyor, elimi uzatıyor, onları yokluyor, tutuyorum... artık ben, nasıl elimi keser gözümü çıkartırım?