- Bağlar üzümler simsiyah oldu... ne yerde bir nem var, ne yukarıda ne aşağıda. 3245
- کشت و باغ و رز سیه استاده است ** در زمین نم نیست نه بالا نه پست
- Halk, bu kıtlıktan, bu azaptan sudan çıkmış balık gibi onar onar, yüzer yüzer ölmede...
- خل میمیرند زین قحط و عذاب ** ده ده و صد صد چو ماهی دور از آب
- Müslümanlara acımıyor musun? Müminler kardeştir... yağları da birdir etleri de... hepsi bir vücuttur.
- بر مسلمانان نمیآری تو رحم ** مومنان خویشند و یک تن شحم و لحم
- Bedende bir uzuv ağrıyıp incinse bütün beden ağrır, incinir... ister sulh çağında olsun, ister savaş; bu, budur.”
- رنج یک جزوی ز تن رنج همهست ** گر دم صلحست یا خود ملحمهست
- Zâhit dedi ki: Bu, sizin gözünüze kıtlık görünüyor... fakat bence yeryüzü cennet gibi, ben böyle görüyorum.
- گفت در چشم شما قحطست این ** پیش چشمم چون بهشتست این زمین
- Ben her ovada, her yerde ta bele kadar boyu atmış gürbüz başaklar görmekteyim. 3250
- من همیبینم بهر دشت و مکان ** خوشهها انبه رسیده تا میان
- Başaklar seher yeli ile dalgalanmada... ova pırasayla dopdolu!
- خوشهها در موج از باد صبا ** پر بیابان سبزتر از گندنا
- Acaba doğru mu diye sınıyor, elimi uzatıyor, onları yokluyor, tutuyorum... artık ben, nasıl elimi keser gözümü çıkartırım?
- ز آزمون من دست بر وی میزنم ** دست و چشم خویش را چون بر کنم
- A aşağılık kavim, siz, ten Firavununun dostusunuz... onun için Nil size kan görünmede.
- یار فرعون تنید ای قوم دون ** زان نماید مر شما را نیل خون
- Hemencecik akıl Musa’sına dost olasınız kan görmez, ırmak suyunu görürsünüz.
- یار موسی خرد گردید زود ** تا نماند خون بینید آب رود