- Bu sözü Kenan’ın kulağı nereden kabul edecek? Onu Tanrı mühürlemiş gitmiş.
- گوش کنعان کی پذیرد این کلام ** که برو مهر خدایست و ختام
- Tanrının mühürlediği kulağa öğüt mü girer? Sonradan olan şey, ezeli hükmü nasıl değiştirir?
- کی گذارد موعظه بر مهر حق ** کی بگرداند حدث حکم سبق
- Fakat Kenan değilsin ümidi ile yine sana bir hoş söz söyleyeyim:
- لیک میگویم حدیث خوشپیی ** بر امید آنک تو کنعان نهای
- Nihayet bunu ikrar edeceksin, bari kendine gel de ilk güne bak, son günü gör!
- آخر این اقرار خواهی کرد هین ** هم ز اول روز آخر را ببین
- Son günü görebilirsin sen... yalnız sonu gören gözünü yıpratma, kör etme. 3370
- میتوانی دید آخر را مکن ** چشم آخربینت را کور کهن
- Kim kutlucasına işin sonunu görürse hiçbir an yolda sürçmez.
- هر که آخربین بود مسعودوار ** نبودش هر دم ز ره رفتن عثار
- Her an bu düşüp kalkmayı istemiyorsan bir erin ayak bastığı toprağı gözüne çek.
- گر نخواهی هر دمی این خفتخیز ** کن ز خاک پایی مردی چشم تیز
- Onun ayağının bastığı toprağı gözüne sürme yap da bu külhaniliği başından at!
- کحل دیده ساز خاک پاش را ** تا بیندازی سر اوباش را
- Çünkü bu şakirtlikte, bu yokluğa düşmeyle iğne bile olsan Zülfikar kesilirsin.
- که ازین شاگردی و زین افتقار ** سوزنی باشی شوی تو ذوالفقار
- Her seçilmiş erin ayak bastığı toprağı gözüne sürme gibi çek; o toprak, gözünü hem yakar, hem aydınlatır. 3375
- سرمه کن تو خاک هر بگزیده را ** هم بسوزد هم بسازد دیده را