- O ters huylu, tövbesini bozduğu için kafasına gaybtan tokatlar yer durur.
- میخورد از غیب بر سر زخم او ** از شکست توبه آن ادبارخو
- Sonra tekrar gevşek azmiyle tövbe eder... fakat Şeytan “Ne yaptın?” der demez tövbesini bozar.
- باز توبه میکند با رای سست ** دیو یک تف کرد و توبهش را سکست
- Pek zayıftır... fakat kendisini öyle ulu görür, öyle kibirlenir ki Tanrıya ulaşanlara bile hor bakar!
- ضعف اندر ضعف و کبرش آنچنان ** که به خواری بنگرد در واصلان
- Ey deve, sense mümine benzersin; yüz üstü az düşer, burnunu az vurursun!
- ای شتر که تو مثال مومنی ** کم فتی در رو و کم بینی زنی
- Sende ne var ki afete uğramıyorsun... sürçmüyor, yüz üstü az düşüyorsun? 3390
- تو چه داری که چنین بیآفتی ** بیعثاری و کم اندر رو فتی
- Deve dedi ki: “Her kutluluk Tanrıdandır ama benimle senin aranda çok fark var!
- گفت گر چه هر سعادت از خداست ** در میان ما و تو بس فرقهاست
- Benim başım yüce, iki gözüm yücelerini görüyor... yüce görüş sahibini zarardan korur.
- سر بلندم من دو چشم من بلند ** بینش عالی امانست از گزند
- Ben dağın başındayken dağın eteğini görürüm... her çukuru, her düzü kat, kat görürüm.
- از سر که من ببینم پای کوه ** هر گو و هموار را من توه توه
- Nitekim o ulu er de eceline kadar başına ne gelecekse gördü.
- همچنانک دید آن صدر اجل ** پیش کار خویش تا روز اجل
- Yirmi yıl sonra neler olacak o iyi huylu bütün bunları bilir. 3395
- آنچ خواهد بود بعد بیست سال ** داند اندر حال آن نیکو خصال