- Fakat aslında kötülük olmayan ve iğreti olarak kötü huylara sahip olan, kötülüğünü ikrar eder, tövbe etmeyi diler.
- آن بد عاریتی باشد که او ** آرد اقرار و شود او توبهجو
- Âdem peygamber gibi. Onun işlediği o pek ehemmiyetsiz suç da iğretiydi de derhal tövbe etti.
- همچو آدم زلتش عاریه بود ** لاجرم اندر زمان توبه نمود
- Fakat İblisin suçu, asli olduğundan canım tövbeye yol yoktu ona. 3415
- چونک اصلی بود جرم آن بلیس ** ره نبودش جانب توبهی نفیس
- Yürü, kendinden de kurtuldun, kötü huydan da, cehennem alevinden de halâs oldun, yırtıcı hayvanların dişlerinden de!
- رو که رستی از خود و از خوی بد ** واز زبانهی نار و از دندان دد
- Yürü, şimdicik devleti elde ettin, kendini ebedi bir kutluluğa attın.
- رو که اکنون دست در دولت زدی ** در فکندی خود به بخت سرمدی
- “Kullarımın arasına katıl” devletine eriştin, “Cennetime gir” kumaşını dokudun!
- ادخلی تو فی عبادی یافتی ** ادخلی فی جنتی در بافتی
- Kulları arasına girmeye yol buldun, gizli bir yolda ebedi cennete sokuldun.
- در عبادش راه کردی خویش را ** رفتی اندر خلد از راه خفا
- “Bize doğru yolu göster” dedin; doğru yolda elini tuttu seni ta cennete kadar götürdü. 3420
- اهدنا گفتی صراط مستقیم ** دست تو بگرفت و بردت تا نعیم
- Ey aziz kişi, ateştin, nur oldun... koruktun yaş ve kuru üzüm oldun.
- نار بودی نور گشتی ای عزیز ** غوره بودی گشتی انگور و مویز
- Tanrı doğrusunu daha iyi bilir ya, yıldızdın güneş kesildin...neşelen artık!
- اختری بودی شدی تو آفتاب ** شاد باشد الله اعلم بالصواب