English    Türkçe    فارسی   

4
3433-3442

  • Çünkü Musa büyücülük, afsunculuk etti... nihayet Nilin suyu bize kan kesildi.
  • زانک موسی جادوی کرد و فسون ** تا که آب نیل ما را کرد خون
  • İsrail oğulları alınca duru su oluyor, içiyorlar... halbuki Kıpti’nin gözü bağlanmış, ona kan oluyor.
  • سبطیان زو آب صافی می‌خورند ** پیش قبطی خون شد آب از چشم‌بند
  • Kıpti kavmi işte buracıkta susuzluktan ölüp gidiyor. Bu, ya bahtsızlığından, ya kendi kötülüğünden! 3435
  • قبط اینک می‌مرند از تشنگی ** از پی ادبار خود یا بدرگی
  • Kendin için bir tas su doldur da bu eski dost suyundan içsin senin!
  • بهر خود یک طاس را پر آب کن ** تا خورد از آبت این یار کهن
  • Çünkü o, kendin için doldursan kan olmaz temiz ve duru su olur!
  • چون برای خود کنی آن طاس پر ** خون نباشد آب باشد پاک و حر
  • Ben de sana tâbi olarak su içmiş olayım... tâbi olan kişi, tâbi olduğu kişinin lûtfuyle dertten kurtulur.
  • من طفیل تو بنوشم آب هم ** که طفیلی در تبع به جهد ز غم
  • İsrail oğlu peki canım efendim dedi... sana bir hizmet edeyim, istediğini yapayım a gözümün nuru!
  • گفت ای جان و جهان خدمت کنم ** پاس دارم ای دو چشم روشنم
  • Senin muradına gideyim, seni sevindireyim... kulun, kölen olayım da hürlük edeyim! 3440
  • بر مراد تو روم شادی کنم ** بنده‌ی تو باشم آزادی کنم
  • Tası Nil’den doldurdu, ağzına dayadı, yarısını içti.
  • طاس را از نیل او پر آب کرد ** بر دهان بنهاد و نیمی را بخورد
  • Sonra tası su isteyene doğru eğdi, sen de iç dedi... su derhal kara kan kesildi.
  • طاس را کژ کرد سوی آب‌خواه ** که بخور تو هم شد آن خون سیاه