- İsrail oğulları alınca duru su oluyor, içiyorlar... halbuki Kıpti’nin gözü bağlanmış, ona kan oluyor.
- سبطیان زو آب صافی میخورند ** پیش قبطی خون شد آب از چشمبند
- Kıpti kavmi işte buracıkta susuzluktan ölüp gidiyor. Bu, ya bahtsızlığından, ya kendi kötülüğünden! 3435
- قبط اینک میمرند از تشنگی ** از پی ادبار خود یا بدرگی
- Kendin için bir tas su doldur da bu eski dost suyundan içsin senin!
- بهر خود یک طاس را پر آب کن ** تا خورد از آبت این یار کهن
- Çünkü o, kendin için doldursan kan olmaz temiz ve duru su olur!
- چون برای خود کنی آن طاس پر ** خون نباشد آب باشد پاک و حر
- Ben de sana tâbi olarak su içmiş olayım... tâbi olan kişi, tâbi olduğu kişinin lûtfuyle dertten kurtulur.
- من طفیل تو بنوشم آب هم ** که طفیلی در تبع به جهد ز غم
- İsrail oğlu peki canım efendim dedi... sana bir hizmet edeyim, istediğini yapayım a gözümün nuru!
- گفت ای جان و جهان خدمت کنم ** پاس دارم ای دو چشم روشنم
- Senin muradına gideyim, seni sevindireyim... kulun, kölen olayım da hürlük edeyim! 3440
- بر مراد تو روم شادی کنم ** بندهی تو باشم آزادی کنم
- Tası Nil’den doldurdu, ağzına dayadı, yarısını içti.
- طاس را از نیل او پر آب کرد ** بر دهان بنهاد و نیمی را بخورد
- Sonra tası su isteyene doğru eğdi, sen de iç dedi... su derhal kara kan kesildi.
- طاس را کژ کرد سوی آبخواه ** که بخور تو هم شد آن خون سیاه
- Tekrar kendi tarafına eğdi, kan su oldu... Kıpti kızdı alevlendi.
- باز ازین سو کرد کژ خون آب شد ** قبطی اندر خشم و اندر تاب شد