- Çünkü Tanrı kitaplarının sırrından bir koku alan, bağlarda, dere kıyılarında uçar durur.
- زانک در باغی و در جویی پرد ** هر که از سر صحف بویی برد
- Sen yoksa velilerin yüzünü de bizim gördüğümüz gibi midir sanırsın?
- یا تو پنداری که روی اولیا ** آنچنان که هست میبینیم ما
- Peygamber bile müminler nasıl oluyor da benim yüzümü göremiyorlar diye hayrette kaldı.
- در تعجب مانده پیغامبر از آن ** چون نمیبینند رویم مومنان
- Halk, nasıl oluyor da yüzümün nurunu görmüyorlar? Halbuki o nur, doğu güneşinin nurunu bile aştı... 3475
- چون نمیبینند نور روم خلق ** که سبق بردست بر خورشید شرق
- Yok, görüp duruyorlarsa bu şaşırma nedir? diyordu. Nihayet o yüz, gizlilikler âlemindedir diye vahiy geldi.
- ور همیبینند این حیرت چراست ** تا که وحی آمد که آن رو در خفاست
- Yüzünü kâfirler görmesin diye sence ay ama halka göre bulut.
- سوی تو ماهست و سوی خلق ابر ** تا نبیند رایگان روی تو گبر
- Bu şaraptan halk ve ileri gelenler içmesin diye sence tane ama halka göre tuzak!
- سوی تو دانهست و سوی خلق دام ** تا ننوشد زین شراب خاص عام
- Tanrı, “Onlar sana bakarlar” fakat hamam duvarındaki resimlere benzerler... “Bakarlar da görmezler” dedi.
- گفت یزدان که تراهم ینظرون ** نقش حمامند هم لا یبصرون
- Ey resme tapan, resim de o iki sönük gözle sana bakar,öyle görünür. 3480
- مینماید صورت ای صورتپرست ** که آن دو چشم مردهی او ناظرست
- Onun huzurunda terbiyeni takınırsın... fakat onun hiç aldırış etmediğini görünce neden bana riayet etmiyor ki diye hayretlere düşersin.
- پیش چشم نقش میآری ادب ** کو چرا پاسم نمیدارد عجب