- Yahut da kuru dal, Meryem’in elindeki kuvvetle misler kokar, yaş bir hale gelir, meyve verir!
- یا بفر دست مریم بوی مشک ** یابد و تری و میوه شاخ خشک
- İsrailoğlu o anda secdeye kapandı da dedi ki: Ey Tanrı, ey aşikâr ve gizli işleri bilen!
- سبطی آن دم در سجود افتاد و گفت ** کای خدای عالم جهر و نهفت
- Kul, senden başka kimin huzurunda el kavuşturur? Dua da senden, duayı kabul etmede senden!
- جز تو پیش کی بر آرد بنده دست ** هم دعا و هم اجابت از توست
- Önce duaya meyil veren de sensin... sonradan duayı kabul eden de sen! 3500
- هم ز اول تو دهی میل دعا ** تو دهی آخر دعاها را جزا
- Evvel de sensin, âhır da sen... bizse arada söze bile gelmeyecek hiçin hiçi!
- اول و آخر توی ما در میان ** هیچ هیچی که نیاید در بیان
- Böyle söylenip dururken nihayet leğeni damdan düştü... gönlü kendinden geçti.
- این چنین میگفت تا افتاد طشت ** از سر بام و دلش بیهوش گشت
- Dua ederken tekrar kendisine geldi... "İnsan, ancak çalıştığını elde eder!"
- باز آمد او به هوش اندر دعا ** لیس للانسان الا ما سعی
- O dua ile meşgulken Kıpti'nin yüreği coştu. Ansızın bir nara attı, bir kükredi.
- در دعا بود او که ناگه نعرهای ** از دل قبطی بجست و غرهای
- Dedi ki: "Durma, hemen bana iman ederken ne diyeceğini öğret de derhal eski zünnarımı keseyim! 3505
- که هلا بشتاب و ایمان عرضه کن ** تا ببرم زود زنار کهن
- Canıma bir ateştir saldılar... bir şeytana , candan bir iltifattır ettiler.
- آتشی در جان من انداختند ** مر بلیسی را به جان بنواختند