- Böyle söylenip dururken nihayet leğeni damdan düştü... gönlü kendinden geçti.
- این چنین میگفت تا افتاد طشت ** از سر بام و دلش بیهوش گشت
- Dua ederken tekrar kendisine geldi... "İnsan, ancak çalıştığını elde eder!"
- باز آمد او به هوش اندر دعا ** لیس للانسان الا ما سعی
- O dua ile meşgulken Kıpti'nin yüreği coştu. Ansızın bir nara attı, bir kükredi.
- در دعا بود او که ناگه نعرهای ** از دل قبطی بجست و غرهای
- Dedi ki: "Durma, hemen bana iman ederken ne diyeceğini öğret de derhal eski zünnarımı keseyim! 3505
- که هلا بشتاب و ایمان عرضه کن ** تا ببرم زود زنار کهن
- Canıma bir ateştir saldılar... bir şeytana , candan bir iltifattır ettiler.
- آتشی در جان من انداختند ** مر بلیسی را به جان بنواختند
- Senin dostunum seni görmeden duramam... Allahya hamt olsun bu dostluk, nihayet elimi tuttu.
- دوستی تو و از تو ناشکفت ** حمدلله عاقبت دستم گرفت
- Sohbetlerin bir kimya idi herhalde... gönül evinden ayağın eksik olmasın!
- کیمیایی بود صحبتهای تو ** کم مباد از خانهی دل پای تو
- Sen cennet fidanından bir daldın... ona yapıştım da beni cennete dek götürdü.
- تو یکی شاخی بدی از نخل خلد ** چون گرفتم او مرا تا خلد برد
- Bedenimi kapıp götüren bir seldi... bu sel, beni de lûtuf ve ihsan denizinin kıyısına dek iletti. 3510
- سیل بود آنک تنم را در ربود ** برد سیلم تا لب دریای جود
- Su ümidiyle sele doğru gittim; fakat denizi gördüm, kile kile inciler elde ettim."
- من به بوی آب رفتم سوی سیل ** بحر دیدم در گرفتم کیل کیل