- O ağaca, yani Hz. Musa’ya: “Eğriliği bırak, doğru ol!” diye, mühim bir vahiy gelmiştir. (T.M.) 3575
- که آمدش پیغام از وحی مهم ** که کژی بگذار اکنون فاستقم
- Bu beden ağacı, Musa’nın asası gibidir. Musa’ya, “Onu elinden at” diye, emir gelmiştir. (T.M.)
- این درخت تن عصای موسیست ** که امرش آمد که بیندازش ز دست
- تا ببینی خیر او و شر او ** بعد از آن بر گیر او را ز امر هو
- Hz. Musa, onu yere atmadan evvel asa, değnekten başka bir şey değildi. Fakat Hz. Musa, onu emr-i ilahî ile tekrar eline alınca, iyileşti. (T.M.)
- پیش از افکندن نبود او غیر چوب ** چون به امرش بر گرفتی گشت خوب
- O asa, evvelce, koyunlara ağaçlardan yaprak çırpmak için kullanılırdı. Musa’nın elinde, Firavun’u ve tebaasını acze düşüren bir mucize oldu. (T.M.)
- اول او بد برگافشان بره را ** گشت معجز آن گروه غره را
- Firavun’a uyanların başına hakim kesildi, sularını kana tebdil etti. Ellerini başlarına vurmaya mecbur etti. (T.M.) 3580
- گشت حاکم بر سر فرعونیان ** آبشان خون کرد و کف بر سر زنان
- Ekinlerini çekirgeler yedikleri için, tarlalarının mahsulü, kıtlık ile ölüm oldu. (T.M.)
- از مزارعشان برآمد قحط و مرگ ** از ملخهایی که میخوردند برگ
- Nihayet, onların akıbetine nazar eden ve imana gelmeyeceklerini anlayan Hz. Musa’dan, bila ihtiyar bir dua sadır oldu. (T.M.)
- تا بر آمد بیخود از موسی دعا ** چون نظر افتادش اندر منتها
- Bu cemaat doğrulmayacak olduktan sonra, bu kadar çalışmak ve mucizeler göstermek ne içindir? (T.M.)
- کین همه اعجاز و کوشیدن چراست ** چون نخواهند این جماعت گشت راست
- Allah’tan emir geldi ki: “Nuh Peygambere tabiî ol da, işin sonunu görmeyi bırak!” (T.M.)
- امر آمد که اتباع نوح کن ** ترک پایانبینی مشروح کن