- Bu cemaat doğrulmayacak olduktan sonra, bu kadar çalışmak ve mucizeler göstermek ne içindir? (T.M.)
- کین همه اعجاز و کوشیدن چراست ** چون نخواهند این جماعت گشت راست
- Allah’tan emir geldi ki: “Nuh Peygambere tabiî ol da, işin sonunu görmeyi bırak!” (T.M.)
- امر آمد که اتباع نوح کن ** ترک پایانبینی مشروح کن
- İşin sonunu, görmezlikten ve bilmezlikten gel! “Allah’ın emirlerini tebliğ eyle!” emri vardır. O emir, boşuna değildir. (T.M.) 3585
- زان تغافل کن چو داعی رهی ** امر بلغ هست نبود آن تهی
- Israrının bir hikmeti, onların inatlarının aşikâr olmasıdır. (T.M.)
- کمترین حکمت کزین الحاح تو ** جلوه گردد آن لجاج و آن عتو
- Böylece, hidayet ve dalaletin Hakk’tan olduğu, açıkça fark edilip herkesçe bilinir. (T.M.)
- تا که ره بنمودن و اضلال حق ** فاش گردد بر همه اهل و فرق
- Çünkü varlıktan maksat, Allah’ın isimlerinin ve sıfatlarının zuhura gelmesidir. İnsanları, nasihatle ve azdırmakla imtihan gerek! (T.M.)
- چونک مقصود از وجود اظهار بود ** بایدش از پند و اغوا آزمود
- Şeytan azdırmaya uğraşır, şeyh ise, doğru yola getirmeye çalışır. (T.M.)
- دیو الحاح غوایت میکند ** شیخالحاح هدایت میکند
- Musibetler üst üste gelip, hüzün ve keder verdi. Nil nehri de, Kıptiler için tamamıyla kandan ibaret oldu. (T.M.) 3590
- چون پیاپی گشت آن امر شجون ** نیل میآمد سراسر جمله خون
- Nihayet, Firavun, bizzat Musa Aleyhisselamın huzurunda eğilip yalvardı. (T.M.)
- تا بنفس خویش فرعون آمدش ** لابه میکردش دو تا گشته قدش
- Ey Sultan! Söz söyleyecek yüzümüz yoksa da, bizim yaptıklarımızı, sen bize yapma! (T.M.)
- کانچ ما کردیم ای سلطان مکن ** نیست ما را روی ایراد سخن