- نفس فرعونیست هان سیرش مکن ** تا نیارد یاد از آن کفر کهن
- بی تف آتش نگردد نفس خوب ** تا نشد آهن چو اخگر هین مکوب
- Bilmiş ol ki, beden aç kalmayınca, itaatkâr olmaz. Onu, tokken ibadete sevk etmek, soğuk demiri dövmek gibidir. (T.M.)
- بیمجاعت نیست تن جنبشکنان ** آهن سردیست میکوبی بدان
- O beden ve ondaki nefs ağlasa ve inim inim inlese de, aklını başına al, Müslüman olmaz. (T.M.)
- گر بگرید ور بنالد زار زار ** او نخواهد شد مسلمان هوش دار
- Nefis, kıtlık zamanı Musa’nın huzurunda, yerlere kapanıp yalvaran Firavun’a benzer. (T.M.) 3625
- او چو فرعونست در قحط آنچنان ** پیش موسی سر نهد لابهکنان
- İnsan, ihtiyaçtan kurtulunca azar. Hani eşeğin, yükünü atınca çifte fırlatması gibi... (T.M.)
- چونک مستغنی شد او طاغی شود ** خر چو بار انداخت اسکیزه زند
- İşi ileri gitti ve muradı oldu mu, ağlayıp inlemeleri hep unutulur gider! (T.M.)
- پس فراموشش شود چون رفت پیش ** کار او زان آه و زاریهای خویش
- Bir kimse, yıllarca bir şehirde otursa, hatta orada doğsa büyüse, sonra rüyasında… (T.M.)
- سالها مردی که در شهری بود ** یک زمان که چشم در خوابی رود
- İyi ve kötü şeylerle dolu bir şehir görse, kendi memleketini unutur. (T.M.)
- شهر دیگر بیند او پر نیک و بد ** هیچ در یادش نیاید شهر خود
- “Bulunduğum şehirde, yıllardan beri oturuyorum. Bu yeni şehir, benim memleketim değildir, ben burada iğreti bulunuyorum” demez. (T.M.) 3630
- که من آنجا بودهام این شهر نو ** نیست آن من درینجاام گرو