English    Türkçe    فارسی   

4
3650-3659

  • Vakıa, uyumuş, yani bu dünyaya gelmiş evvelki hallerini unutmuştur. Fakat onu, o unutma halinde bırakmazlar. (T.M.) 3650
  • گر چو خفته گشت و شد ناسی ز پیش ** کی گذارندش در آن نسیان خویش
  • Tekrar o uykudan, onu uyandırırlar. Uyanınca, kendi haline gülmeye başlayıp… (T.M.)
  • باز از آن خوابش به بیداری کشند ** که کند بر حالت خود ریش‌خند
  • Rüyada gördüğüm o gam ve keder, neydi? Nasıl oldu da, doğru düzen halleri unuttum?(T.M.)
  • که چه غم بود آنک می‌خوردم به خواب ** چون فراموشم شد احوال صواب
  • “O gamların ve illetlerin uyku hali, aldanma ve hayal bulunduğunu nasıl fark edemedim” der. (T.M.)
  • چون ندانستم که آن غم و اعتلال ** فعل خوابست و فریبست و خیال
  • Dünya da böyledir; uyuyanın gördüğü rüya gibidir. Rüya görenin, gördüğü şeyleri devam edip gidecek sandığı gibi, gaflet uykusunda bulunanlar da, dünyayı sürüp gidecek sanırlar. (T.M.)
  • هم‌چنان دنیا که حلم نایمست ** خفته پندارد که این خود دایمست
  • Ama ansızın ecel sabahı zuhur edince, zan ve hile karanlığından kurtulur. (T.M.) 3655
  • تا بر آید ناگهان صبح اجل ** وا رهد از ظلمت ظن و دغل
  • خنده‌اش گیرد از آن غمهای خویش ** چون ببیند مستقر و جای خویش
  • Bu dünya uykusunda gördüğün düşlerin hepsi, mahşer gününde, birer birer peyda olacaktır. (T.M.)
  • هر چه تو در خواب بینی نیک و بد ** روز محشر یک به یک پیدا شود
  • Dünya uykusunda ne yapmış isen, o uyanıklık âleminde sana aşikâr olacaktır. (T.M.)
  • آنچ کردی اندرین خواب جهان ** گرددت هنگام بیداری عیان
  • Sakın bu rüyada kötülük etmenin tabiri yoktur sanma! (T.M.)
  • تا نپنداری که این بد کردنیست ** اندرین خواب و ترا تعبیر نیست