- Yahut kalemin ne haddi vardır ki sayfalara o sanatların nişânesini yazabilsin!
- یا قلم را زهره باشد که به سر ** بر نویسد بر صحایف زان خبر
- Zülkarneyn, ona ait küçük bir hikâye olsun söyle... Allahnın şaşılacak kudretlerinden bahset ey iyi huylu âlim dedi.
- گفت کمتر داستانی باز گو ** از عجبهای حق ای حبر نکو
- Kaf dağı dedi ki: "İşte sana üç yüz yıllık yol olan şu ova. Padişah, onu kar dağlarıyla doldurmuştur. 3735
- گفت اینک دشت سیصدساله راه ** کوههای برف پر کردست شاه
- Dağ, dağın üstüne sayısız olarak yığılmıştır... daha da her zaman oraya kar yağıp durmada!
- کوه بر که بیشمار و بیعدد ** میرسد در هر زمان برفش مدد
- Bir kar dağının üstüne başka bir kar dağı yığılıp durmada... karın soğukluğu, ta yerin dibine kadar işlemede!
- کوه برفی میزند بر دیگری ** میرساند برف سردی تا ثری
- An be an o uçsuz bucaksız, o büyük ambardan kardan meydana gelen bir dağ üstüne kardan bir dağ daha yığılmada!
- کوه برفی میزند بر کوه برف ** دم به دم ز انبار بیحد و شگرف
- Padişahım, böyle bir ova olmasaydı cehennemin harareti beni mahvederdi!"
- گر نبودی این چنین وادی شها ** تف دوزخ محو کردی مر مرا
- Gafilleri kar dağları bil! Allah, akıllıların perdeleri yanmasın diye onları böyle soğuk yaratmıştır. 3740
- غافلان را کوههای برف دان ** تا نسوزد پردههای عاقلان
- Karlar yağdıran bilgisizliğin aksi olmasaydı o Kafdağı, iştiyak ateşiyle yanar erirdi.
- گر نبودی عکس جهل برفباف ** سوختی از نار شوق آن کوه قاف
- Zaten ateş de Allah kahrından bir zerredir... aşağılık kişileri korkutmak için âdeta bir kamçıdır.
- آتش از قهر خدا خود ذرهایست ** بهر تهدید لیمان درهایست