- A yiğidim, bir zerre, kalkar da dağı tartmağa girişirse terazisi parçalanır gider!
- گر بیاید ذره سنجد کوه را ** بر درد زان که ترازوش ای فتی
- Onlarda kendi akıllarınca bir terazi düzenler de Allah erini o teraziyle tartmağa kalkarlar!
- کز قیاس خود ترازو میتند ** مرد حق را در ترازو میکند
- Hâlbuki o, akıl terazisine bile sığmaz... Akıl terazisini bile kırar, parçalar!
- چون نگنجد او به میزان خرد ** پس ترازوی خرد را بر درد
- Onu sınamak, ona emrine göre hükmetmek gibidir... Öyle bir padişaha buyruk buyurtmaya kalkışma sakın! 380
- امتحان همچون تصرف دان درو ** تو تصرف بر چنان شاهی مجو
- Hiç ressamlar, öyle bir ressamı sınayabilir, öyle bir ressama hüküm yürütebilir mi?
- چه تصرف کرد خواهد نقشها ** بر چنان نقاش بهر ابتلا
- Eğer ressama bir sınama belirdiyse, ressam bir sınama bilgisine sahip olsaydı onu da çizen yine o ressam değil midir?
- امتحانی گر بدانست و بدید ** نی که هم نقاش آن بر وی کشید
- Artık o ressamın bilgisindeki suretlere nazaran bu ressamın çizdiği suret nedir ki?
- چه قدر باشد خود این صورت که بست ** پیش صورتها که در علم ویست
- Sana bir sınama vesvesesi geldi mi onu kötü talih bil... Gelip çatmış, boynunu vurmuştur!
- وسوسهی این امتحان چون آمدت ** بخت بد دان کمد و گردن زدت
- Böyle bir vesveseye uğradın mı çabucacık Allah’a dön secdeye var... 385
- چون چنین وسواس دیدی زود زود ** با خدا گرد و در آ اندر سجود
- Secde yerini gözyaşlarınla ısla... Ey Allah, beni bu şüpheden kurtar de!
- سجده گه را تر کن از اشک روان ** کای خدا تو وا رهانم زین گمان