- Hâlbuki o, akıl terazisine bile sığmaz... Akıl terazisini bile kırar, parçalar!
- چون نگنجد او به میزان خرد ** پس ترازوی خرد را بر درد
- Onu sınamak, ona emrine göre hükmetmek gibidir... Öyle bir padişaha buyruk buyurtmaya kalkışma sakın! 380
- امتحان همچون تصرف دان درو ** تو تصرف بر چنان شاهی مجو
- Hiç ressamlar, öyle bir ressamı sınayabilir, öyle bir ressama hüküm yürütebilir mi?
- چه تصرف کرد خواهد نقشها ** بر چنان نقاش بهر ابتلا
- Eğer ressama bir sınama belirdiyse, ressam bir sınama bilgisine sahip olsaydı onu da çizen yine o ressam değil midir?
- امتحانی گر بدانست و بدید ** نی که هم نقاش آن بر وی کشید
- Artık o ressamın bilgisindeki suretlere nazaran bu ressamın çizdiği suret nedir ki?
- چه قدر باشد خود این صورت که بست ** پیش صورتها که در علم ویست
- Sana bir sınama vesvesesi geldi mi onu kötü talih bil... Gelip çatmış, boynunu vurmuştur!
- وسوسهی این امتحان چون آمدت ** بخت بد دان کمد و گردن زدت
- Böyle bir vesveseye uğradın mı çabucacık Allah’a dön secdeye var... 385
- چون چنین وسواس دیدی زود زود ** با خدا گرد و در آ اندر سجود
- Secde yerini gözyaşlarınla ısla... Ey Allah, beni bu şüpheden kurtar de!
- سجده گه را تر کن از اشک روان ** کای خدا تو وا رهانم زین گمان
- Sınamayı diledin mi işte o zaman din mescidin keçiboynuzuyla dolu demektir!
- آن زمان کت امتحان مطلوب شد ** مسجد دین تو پر خروب شد
- Mescid-i Aksa ve keçiboynuzu, Davut aleyhisselâm’ın, Süleyman aleyhisselâm’dan önce o mescidi yapmaya niyetlenmesi
- قصهی مسجد اقصی و خروب و عزم کردن داود علیهالسلام پیش از سلیمان علیهالسلام بر بنای آن مسجد
- Davut iyiden iyi taşla Mescid-i Aksâ’yı yapmaya niyetlendi, bu niyetle daraldı, bu işe girişmeyi iyice kurdu.
- چون درآمد عزم داودی به تنگ ** که بسازد مسجد اقصی به سنگ