English    Türkçe    فارسی   

4
3820-3829

  • Harfle sesle alıverişin yok ama yine de can sözlerine can bahçesisin sen! 3820
  • Şeker kamışlığına asılakonan şu eşek başı, nice kişileri hor hakîr bir hale koydu!
  • Onu uzaktan gören, orada ancak o var sandı... hani mağlup olan koç kıçın kıçın geri gider ya; o da öyle geri gitti.
  • Harf suretini mâna bağına, yüce ve güzelim bahçeye konan eşek başı bil!
  • Ey Hak Ziyası Hüsameddin, bu eşek başını kavun karpuz bostanına getir.
  • Getir de eşek başı, salhanede nasıl öldüyse bu çiğ erin piştiği yer de ona başka bir hayat versin! 3825
  • İşte bizden suret düzmek, senden can vermek... hayır, yanlış söyledim... bu da senden, o da!
  • Ey apaçık âlemi aydınlatan güneş, gökyüzünde övülmüşsün sen... yer de seni tanısın, yeryüzünde de ebediyen övül!
  • Övül de yere mensup olanlarda, yüce gök ehliyle gönülleri bir, kıbleleri bir, huyları bir olsunlar!
  • Ayrılık kalksın, şirk ve ikilik kalmasın! Zaten manevi varlık da ancak birlik vardır.