- Ey Hak Ziyası Hüsameddin, bu eşek başını kavun karpuz bostanına getir.
- ای ضیاء الحق حسام الدین در آر ** این سر خر را در آن بطیخزار
- Getir de eşek başı, salhanede nasıl öldüyse bu çiğ erin piştiği yer de ona başka bir hayat versin! 3825
- تا سر خر چون بمرد از مسلخه ** نشو دیگر بخشدش آن مطبخه
- İşte bizden suret düzmek, senden can vermek... hayır, yanlış söyledim... bu da senden, o da!
- هین ز ما صورتگری و جان ز تو ** نه غلط هم این خود و هم آن ز تو
- Ey apaçık âlemi aydınlatan güneş, gökyüzünde övülmüşsün sen... yer de seni tanısın, yeryüzünde de ebediyen övül!
- بر فلک محمودی ای خورشید فاش ** بر زمین هم تا ابد محمود باش
- Övül de yere mensup olanlarda, yüce gök ehliyle gönülleri bir, kıbleleri bir, huyları bir olsunlar!
- تا زمینی با سمایی بلند ** یکدل و یکقبله و یکخو شوند
- Ayrılık kalksın, şirk ve ikilik kalmasın! Zaten manevi varlık da ancak birlik vardır.
- تفرقه برخیزد و شرک و دوی ** وحدتست اندر وجود معنوی
- Benim canım senin canını tanıdı mı görüp geçirdikleri şeylerin aynı şeyler olduğunu hatırlarlar. 3830
- چون شناسد جان من جان ترا ** یاد آرند اتحاد ماجری
- Yeryüzünde Musa ve Harun kesilirler... sütle bal gibi güzelce birbirlerine karışır, kaynaşırlar.
- موسی و هارون شوند اندر زمین ** مختلط خوش همچو شیر و انگبین
- Fakat azıcık tanır, bilir de inkâr ederse bu inkâr edişi de birliği örten bir perdeden ibarettir.
- چون شناسد اندک و منکر شود ** منکریاش پردهی ساتر شود
- Nice tanıyıp bilenler de sonra yüz çevirdiler... İşte o ay yüzlü, bu çeşit adamın şükretmeyişine kızdı ya!
- پس شناسایی بگردانید رو ** خشم کرد آن مه ز ناشکری او