- Ayrılık kalksın, şirk ve ikilik kalmasın! Zaten manevi varlık da ancak birlik vardır.
- تفرقه برخیزد و شرک و دوی ** وحدتست اندر وجود معنوی
- Benim canım senin canını tanıdı mı görüp geçirdikleri şeylerin aynı şeyler olduğunu hatırlarlar. 3830
- چون شناسد جان من جان ترا ** یاد آرند اتحاد ماجری
- Yeryüzünde Musa ve Harun kesilirler... sütle bal gibi güzelce birbirlerine karışır, kaynaşırlar.
- موسی و هارون شوند اندر زمین ** مختلط خوش همچو شیر و انگبین
- Fakat azıcık tanır, bilir de inkâr ederse bu inkâr edişi de birliği örten bir perdeden ibarettir.
- چون شناسد اندک و منکر شود ** منکریاش پردهی ساتر شود
- Nice tanıyıp bilenler de sonra yüz çevirdiler... İşte o ay yüzlü, bu çeşit adamın şükretmeyişine kızdı ya!
- پس شناسایی بگردانید رو ** خشم کرد آن مه ز ناشکری او
- Bu yüzden kötü can, Peygamber'in canını tanımadı da tekmeledi ya!
- زین سبب جان نبی را جان بد ** ناشناسا گشت و پشت پای زد
- Bunların hepsini okudun, bildin... şimdi "Lem yekün" suresini de oku da bu eski kâfirin inadını, ısrarını bil! 3835
- این همه خواندی فرو خوان لم یکن ** تا بدانی لج این گبر کهن
- Hazreti Ahmet'in sureti, bu âleme ziya salmadan önce onun vasıfları, her kâfirin muskasıydı.
- پیش از آنک نقش احمد فر نمود ** نعت او هر گبر را تعویذ بود
- Böyle bir zat var, gelecek derlerdi... yüzünün hayaliyle yürekleri çarpardı!
- کین چنین کس هست تا آید پدید ** از خیال روش دلشان میطپید
- Secde ederler, ey insanların Rabbi, onu ne kadar mümkünse o kadar tez meydana çıkar diye yalvarırlardı.
- سجده میکردند کای رب بشر ** در عیان آریش هر چه زودتر