- Fakat azıcık tanır, bilir de inkâr ederse bu inkâr edişi de birliği örten bir perdeden ibarettir.
- چون شناسد اندک و منکر شود ** منکریاش پردهی ساتر شود
- Nice tanıyıp bilenler de sonra yüz çevirdiler... İşte o ay yüzlü, bu çeşit adamın şükretmeyişine kızdı ya!
- پس شناسایی بگردانید رو ** خشم کرد آن مه ز ناشکری او
- Bu yüzden kötü can, Peygamber'in canını tanımadı da tekmeledi ya!
- زین سبب جان نبی را جان بد ** ناشناسا گشت و پشت پای زد
- Bunların hepsini okudun, bildin... şimdi "Lem yekün" suresini de oku da bu eski kâfirin inadını, ısrarını bil! 3835
- این همه خواندی فرو خوان لم یکن ** تا بدانی لج این گبر کهن
- Hazreti Ahmet'in sureti, bu âleme ziya salmadan önce onun vasıfları, her kâfirin muskasıydı.
- پیش از آنک نقش احمد فر نمود ** نعت او هر گبر را تعویذ بود
- Böyle bir zat var, gelecek derlerdi... yüzünün hayaliyle yürekleri çarpardı!
- کین چنین کس هست تا آید پدید ** از خیال روش دلشان میطپید
- Secde ederler, ey insanların Rabbi, onu ne kadar mümkünse o kadar tez meydana çıkar diye yalvarırlardı.
- سجده میکردند کای رب بشر ** در عیان آریش هر چه زودتر
- Hazreti Ahmet'in adı ile fetih dilerler... düşmanları, bu yüzden baş aşağı gelirdi.
- تا به نام احمد از یستفتحون ** یاغیانشان میشدندی سرنگون
- Nerede bir korkunç savaş olsa Hazreti Ahmet'in döne döne hücumu, onlara yardım ederdi. 3840
- هر کجا حرب مهولی آمدی ** غوثشان کراری احمد بدی
- Nerede müzmin bir hastalığa uğrasalar onu anarlar da bu suretle şifa bulurlardı.
- هر کجا بیماری مزمن بدی ** یاد اوشان داروی شافی شدی