English    Türkçe    فارسی   

4
428-437

  • Yiyip içmeden, yatıp uyumadan yarım nefeslik bir zaman bile yaşayamaz... Fakat yiyip yatmakla da yaşayamaz!
  • بی‌خور و بی‌خواب نزید نیم دم ** با خور و با خواب نزید نیز هم
  • Fitili, yağı olmadıkça bakası yoktur; fakat fitille, yağla da vefası yoktur.
  • بی‌فتیل و روغنش نبود بقا ** با فتیل و روغن او هم بی‌وفا
  • Çünkü sebebe bağlı olan, sebepsiz meydana gelmeyen ışığı, ölümü arar durur... Nasıl yaşayabilir ki aydın gün, onun ölümüdür. 430
  • زانک نور علتی‌اش مرگ‌جوست ** چون زید که روز روشن مرگ اوست
  • İnsanın bütün duygularının da bakası yoktur... Zira mahşer günü, hepsi de yok olur gider!
  • جمله حسهای بشر هم بی‌بقاست ** زانک پیش نور روز حشر لاست
  • Fakat atalarımızın duygu ve can ışığı, tamamı ile de ot gibi bitip ot gibi yitmez... Tamamı ile fani olmamıştır.
  • نور حس و جان بابایان ما ** نیست کلی فانی و لا چون گیا
  • Yalnız güneşin nurunda yıldızların nuru ve ay ışığı mahvolur ve görünmez!
  • لیک مانند ستاره و ماهتاب ** جمله محوند از شعاع آفتاب
  • Pirenin ısırmasından meydana gelen yanış, dert ve zahmet, yılan ısırınca mahvolur ya!
  • آنچنان که سوز و درد زخم کیک ** محو گردد چون در آید مار الیک
  • Çıplak adam arıların sokmasından kurtulmak için suya atlar ya! 435
  • آنچنان که عور اندر آب جست ** تا در آب از زخم زنبوران برست
  • Arılar adamın tepesinde dolaşır dururlar... Başını bir çıkardı mı hiç affetmezler, hemen sokarlar!
  • می‌کند زنبور بر بالا طواف ** چون بر آرد سر ندارندش معاف
  • Allah’ı anış sudur, zamanede şu kadının, bu erkeğin anılışı da arı!
  • آب ذکر حق و زنبور این زمان ** هست یاد آن فلانه وان فلان